MİRASÇININ MİRASI RET HAKKI NEDİR? (REDDİ MİRAS)

Hukukumuzda, terekenin (mirasın) yasal ve atanmış mirasçılara bırakılmasında Küllli halefiyet ilkesi geçerli kılınmıştır. Bu ilke doğrultusunda mirasçılık sıfatı, mirasbırakanın ölümü veya ölüm ile eşit tutulabilecek bir olay gerçekleştiğinde ilgili kişilere direk geçer. Mirsaçılar murisin malvarlıklarında hak sahibi olacağı gibi murisin borçlarından da kendi malvarlıklarıyla sorumludurlar. İlgili kişiler mirasçılık sıfatı istemeseler, hatta murisin ölümünden bihaber olsalar dahi mirasçılık sıfatını kazanmakta ve murisin borçlarından sorumlu olmaktadırlar.

Mirasın reddi iki türlüdür:

  1. Mirasın gerçek reddi
  2. Mirasın hükmen reddi

Şimdi mirasın reddinin bu iki şeklini ayrı başlıklar hâlinde inceleyelim.  

Mirasın Gerçek Reddi Nedir?

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Ret hakkı” başlıklı 605’ inci maddesi hükmü şu şekildedir:

“Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” (TMK; m. 605/I)

Yasal mirasçılar miras bırakanın eş ve hısımlarından müteşekkildir. Kanun koyucu bu kişilerin mirası reddetme hakkına sahip olduğunu açıkça düzenlemiştir. 

Atanmış mirasçılar ise, miras bırakanın ölüme bağlı bir tasarrufla (miras sözleşmesi veya vasiyet) atamış olduğu mirasçılara denir. Bu kişilerin de mirası reddetme hakları bulunmaktadır.

Mirasın gerçek reddi, bu anlamda gerek yasal ve gerekse atanmış mirasçıların süresi içerisinde kendilerine intikal eden mirası reddettiklerin açıkça beyan etmeleri olarak ifade edilebilir. Mirasın gerçek reddini, mirasın hükmen reddinden ayıran husus, onun mirasçıların bizzat/yasal temsilcileri aracılığı ile harekete geçerek açık bir irade beyanı ile mirası reddetmeleridir.

Mirasçılar mirası yasal süresi içerisinde reddetmezler ise, miras bir küll halinde kayıtsız ve şartsız olarak aktif-pasif tüm unsurları ile mirasçılara geçer. 

“Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur.” (TMK; m. 610)

Mirasın Hükmen Reddi Nedir?

Mirasın reddi kural olarak yukarıda ifade edildiği gibi mirasın gerçek reddi suretiyle olur. Eğer miras reddedilmemiş ise mirası red süresinin sonunda miras kayıtsız ve şartsız olarak aktif-pasif tüm unsurları ile mirasçılara geçer. Fakat kanun koyucu terekenin açıkça borca batık olduğu kimi durumlarda mirasçıların mirası reddettiğini karineten kabul etmiştir. Bir başka anlatımla bu gibi durumlarda mirasa sahip olmak için susmak değil, açıkça mirası talep ettiğini ifade etmek gerekir. Aksi takdirde miras, yasa gereği reddolunmuş sayılacaktır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun konuya ilişkin hükmü şu şekildedir:

“Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” (TMK; m. 605/II)

Benzer bir durum “sonradan gelen mirasçılar yararına ret” hâlinde de söz konusudur.

“Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler. 

Bu takdirde ret, sulh hâkimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara bildirilir; bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar.

Bunun üzerine miras, iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilir.” (TMK; m. 614)

Mirasçının mirası red hakkı, ancak miras hakkının kendisine geçmesinden sonra mevcut olabilir. Kanuni ve atanmış mirasçılar, miras bırakanın ölümü anından itibaren mirası reddedebilirler. Mirasçıların, mirası reddebileceği hak düşürücü süre üç aydır. Süresi içinde reddolunmadığı takdirde miras, mirasçı tarafından kabul edilmiş ve kesin olarak kazanılmış olur. Bu sebeple, mirası kabul etmek istemeyen mirasçının kanuni süre içinde red beyanında bulunması şarttır, aksi takdirde red hakkı düşer. Söz konusu red süreleri, birer zamanaşımı süresi değil, hak düşürücü süre niteliğindedir. Kanuni mirasçılar için mirası red süresinin başlangıcı miras bırakanın ölüm tarihidir. Fakat uzakta bulunmak, hastalık gibi sebeplerle, ölümden haberdar olamayan veya bunu geç duyan mirasçılar hakkında, red süresi ölümü öğrenme tarihinden itibaren başlar.

Mirası reddettikten sonra mirasçı kural olarak bundan dönemez. Ancak hata, hile, ikrah sebeplerinden birinin bulunması halinde bu mümkündür ve red beyanının iptali kabildir. Ayrıca, mirası reddeden mirasçı, diğer mirasçıların muvafakatlerini almak şartı ile, red beyanından dönebilir.

REDDİ MİRAS

Avukat Zana Şahin Hukuk Ve Danışmanlık

Mirasın reddinin hükümlerine bakacak olursak, mirasçının mirası reddetmesi ile mirasçılık sıfatı ortadan kalkar ve mirasçının mirası kazanması, miras bırakanın ölüm anına kadar geriye yürüyerek hükümsüz hale gelir. Bu kişi sanki hiç mirasçı olmamış gibi sayılır. Bunun sonucu olarak, mirası reddeden kişi miras bırakanın borçlarından da sorumlu olmaz.

Mirası reddedecek olan kişi 3 ay içerisinde sulh hukuk mahkemesine yazılı bir belge veya sözlü beyan ile mirası reddettiğini bildirebilir. Hakim tarafından beyanın süresinde yapılıp yapılmadığı, mirasçı olup olmadığını inceledikten sonra ret beyanını tescil edecektir.


Yer yönünden yetkili mahkeme, Türk Medeni Kanunu’nun 609. maddesinde ret beyanının mirasın açıldığı yerde sulh hukuk mahkemesine yapılacağı belirtilmiştir.