Yaptığım stajyer iş görüşmeleri üzerine

Birkaç haftadır yeni almış olduğum işler sebebiyle yoğun çalışıyorum. Geçen hafta yürümeye bile fırsat bulamadım diyebilirim. Beni tanıyanlar yürümenin benim için tefekkür etmek demek olduğunu bilir. Hatta çoğu kere öğün atlayıp yemek yemeyi unuttuğum oldu. Bu şartlarda bile işler bitti mi derseniz. Hayır bitmedi. Üstüne üstlük geciktiğim ve yetiştiremediğim işler oldu. Bugün iki şeyden bahsetmek üzere yazıyorum: Meslekte hata yapmak ve çalışma düzeni. Değerli vaktinizden biraz almış olacağım.

Geçen hafta ofise çalışmak üzere stajyer alımı yapmamız gerektiği için başvuran bazı meslektaşlarla ön görüşme yapmam istendi benden. Bu görüşmeler farklı farklı üniversitelerden olan ve henüz kariyer hayatının başında olan müstakbel meslektaşlarla oldu. Bu görüşmelere dair  daha sonra bir video çekmeyi düşünüyorum ama şimdilik şunu söyleyebilirim ki onların olduğu taraftan seçici tarafa geçmek çok zor değil bizim meslek alanında. Sizi seçen insanlar diğer meslek gruplarında olduğu gibi belirli bir uzmanlık eğitimi almayan, İK bilgisi düşük veya bazen hukuki bilgisi bile sizden az olan insanlar olabiliyor genç meslektaşlar. Hukuk ofisleri stajyerlerle çalışma sürecinde bazen kalem, bazen dilekçe, bazen kurum işlerini halletmek için görüşmeler yapıyorlar.

Özellikle belirtmek istediğim hususlardan biri şu ki: Öğrenci iken çalışan bir meslektaş yolunda gitmeyen bir iş olduğunda veya hata yaptığında kendisine çok kızıldığını ve hatta onuru incitecek sözlere maruz kaldığını söyledi. Meslektaşlar şunu unutuyor bir işi yapamamak veya bilgiye sahip olmamak çok olağan. Öğrenmek için geliyor meslektaşlar sadece bizim işlerimiz yürüsün diye değil. 

Bu meslekte sadece bir alanda uzman değilseniz ve çok çeşitli dosyalar alıyorsanız bazen onuncu yılda dahi yeni şeyler öğrenip, hatalar yapıyorsunuz. Staj yaptığım yerlerdeki avukatlar en az 10 yıllık meslektaşlardı ve onlarda en az bizim kadar bu hataları yapan ve olumsuz durumları yaşayan insanlardı. Süre kaçmasın diye bazen nitelikli olmayan dilekçeler yazdıklarını gördüm, süre kaçıran meslektaşlar ve hatta en az 4 yıldır süren dosyayı düşüren meslektaşlar tanıdım. Bunların bazıları iyi çalışan, zaman ve disiplin açısından takdir ettiğim ve örnek aldığım insanlardı. 

Hata yapmak, iş yetiştirememek başımıza gelen şeyler. Hele staj sürecinde her şey yeni iken çok olası hata yapmak. Siz her ihtimali düşünüp, hazırlıklı olun ve muhakkak danışın. Danışmak stajyerliğin en güzel yanı çünkü ruhsatı alınca insanlar sizin her şeyi bildiğinizi düşünüyor ve sorduğunuz sorularda “nasıl bunu bilmez” bakışları ile karşılamanız yüksek ihtimal. Stajyerim dediğinizde durumlar çok değişiyor.

Bir diğer husus ise bizim meslekte meslektaşların büyük kısmı sadece iş geldiğinde üretim yapıyor. Makaleleri, yazıları dahi çoğu kere iş çekmek adına yazıyor. Bu bile iyi bir sebep. Yaptığım bir görüşmede meslektaş arkadaş çalıştığı büyük bir ofiste bunu istediğini, neden üretim yapmadıklarını sorduğunda:” Biz bu tür şeylerle uğraşmıyoruz” cevabını almış, ne yazık ki.

Tabi ki bizlerde her zaman makale yazıyor, video çekiyor veya eğitimlere katılmıyoruz. İş yoğunluğu oluyor tabi ama bunlar zaten mesleğe yatırım yapan hususlar. Diğer bir husus şu ki makaleyi sadece akademisyenler yazar diye düşünenler, raporu bilirkişiler yazar, videoları sosyal medyacılar çeker diyenler var hala. Daha vahim olan ise bu uygulamaların Avukatlık Kanunu gereğince reklam yasağına aykırı olduğu iddiasında olanlar var. Biraz araştırma yapsalar aslında belirli sınırlara uyulduğunda yasağa aykırılık teşkil etmediğini okuyacaklardır.

Çağımız artık hiçbir meslekte sayının az olmadığı bu sebeple meslek itibarının düştüğü bir çağ. Teknolojinin artık tüm alanlarda olduğu, bilmemenin bahane olamayacağı bir çağ. Genç meslektaşlar şunu söyleyebilirim elbet hatalar olacak, elbet süreler kaçacak, elbet iyi iş çıkaramayacaksınız bazen. Başlarken benimde yaşadığım gibi bitmedi işler ve yetiştiremedim. Lakin mesleğin başında çok çalışmak lazım, üretmek lazım, zamanı yönetmeyi öğrenmek ve teknolojiye ayak uydurup onunla birlikte gelişmek lazım. Siz işinizi iyi yaptıkça zaman size bunun meyvelerini verecek emin olun.

Avukatlıkta ZOR DÖNEMLERDE İŞ YAPMA

Şu günlerde yeni yeni atılan adli tatil ve yaz tatili etkileri ile birlikte iş yoğunluğumuz artmaya başlamakta. Meslekte bir yıllık veya on, on beş yıllık başka meslektaşlarla yaptığım  sohbetlerimizden işlerin durgun olduğu ve uzun süredir yeni iş almadıkları yönünde geri bildirimler alıyorum.

“Günümüzde ekonomik krizler ve durgunluk dönemleri daha sık yaşanır hale gelmiştir. Bu zamanlarda herkes harcamalarını kısarken krizin etkisiyle bazı alanlarda daha fazla iş oluşumu gözlenmektedir. Böyle dönemlerde, uzmanlık alanınıza daha fazla odaklanın. Diğer konuları ikinci plana atın. Şu an size gereken en hızlı sonuç alabileceğiniz alanlara odaklanmaktır.”

Meslekte Zor Zamanlarda İş Yapma

Yeni iş gelmesede araştırma yap, oku ve en önemlisi yaz. Meslekte merak edilen o kadar çok husus var ki ve etrafımızda dahi hukuki bir araştırmanın konusu olacak o kadar çok örnek var ki önemli olan o bakış açısını edinmek. Gazete haberleri, yolda giden bir araba, yapılan alışverişe, yürüyüş yapılan yol… O kadar çok yazı çıkar ki bunlardan yetişmez zaman. Disiplin yeni iş gelince değil mevcut zamanıda değerlendirmek. Yazdıklarınızı paylaşın. Meslektaşlar, stajyer meslektaşlar, öğrenci meslektaşlar, hukuk camiası dışındaki insanlar ve sorularına yanıt arayanlar sizinle karşılaşsın araştırma yaparken.

Bir diğer önemlisi sosyalleşin ve davetlere katılım gösterin. Bu katılımlar bizim meslekte çevre edinmemiz açısından çok önemli. Benim gibi kadın meslektaşlar açısından imkan daha kısıtlı. Ama bu yinede hiçbir şey yapılamayacağı anlamına gelmiyor. Mevcut müvekkillerinizle görüşmek, toplantı  yapmak ve durum değerlendirmesi yapmak sizi onlara hatırlatacak ve işinizi önemsediğinizi gösterecektir.

“Bir Çin Atasözü der ki, “Krallıklar kriz döneminde kurulur, para iyi zamanda kazanılır.” Kriz dönemleri mesleki kariyerinizde yeni krallıklar kuracağınız bir dönemdir. Bunları yapmak için masanızı terk etmeniz, sahaya inerek müvekkillerin ve müvekkil adaylarının yanında zaman geçirmeniz gerekir. Böylece, kriz dönemlerinde ortaya çıkan hızlı değişimlerden ve ihtiyaçlardan haberdar olursunuz. Yeni dönemin bir parçası haline geldiğinizde herkesten daha ileriye gidersiniz. Bulutlar dağılıp güneş açtığında da karşılığını alırsınız.”

Meslekte her zaman şu inanç içinde oldum: Eğer işini iyi yaparsan her zaman iş yaparsın ve para kazanırsın. Artık çoğu meslekte mezunlar konusunda önlenemez bir artış var. Şu çağ teknolojiye ayak uyduran ve işini iyi yapanların öne çıktığı bir çağ. Doğal seçilime kurban gitmemek bizim elimizde. Fark yaratmak, küresel çapta bir hizmet kalitesi ve bilgiyi ayıklama bunlar yapılması gerekenler bizim meslekte.

Başarı tesadüf değildir. Fırsatlar herkes için doğar, biz yeter ki onlar karşımıza çıktığında ayırt edebilecek yetkinlikte olalım.

KAT KARŞILIĞI SÖZLEŞMESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

Yakın zamanda almış olduğumuz bir iş neticesinde bu hususları yazılı hale getirip, bu tür işlemleri yapacaklara yardımcı olacağını düşündüğümüz hususları derledik sizler için,

 1. Resmi imar durumu alındıktan sonra, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yapılması.

2. Tarafların kimlik ve adres bilgilerinin doğru verilmesi. 

3. Arsa ve yapılacak yapı bilgilerinin doğru verilmesi. 

4. Kat karşılığı sözleşmesi imzalandıktan sonra mal sahibinin, müteahhite süre uzatımı yapmadan vekâlet vermesi. 

5. İnşaat yapım sürecinde su basman seviyesinden sonra ilgili ilçe belediyesine ve ilçe tapu müdürlüğüne müracaat edilerek, kat irtifakı tapularının alınması. 

6. İstenildiği takdirde mal sahibi, müteahhit için aşamalı satış sınırı koyabilir. 

7. Mal sahibinin inşaat yapımı nedeniyle satmayı vaat ettiği hissenin müteahhite devir zamanı(temlik), müteahhit inşaatı tamamladıkça ilgili yapı denetim firmasının seviyesine göre, minimum %10’luk oran elinde kalması kaydıyla aşamalı olarak tapu devri yapılabilir.

8. Müteahhit, inşaat yapım sürecinde geçerli olmak üzere zarar-risk sigortası yaptırabilir. 

9. Mal sahibi, söz konusu dosyasını ilgili ilçe belediyesinden istediğinde inceleyebilir. 

10. Mal sahibi, yapılan inşai faaliyetler ile ilgili her türlü detayı görebilir. 

AV ZANA ŞAHİN

11. Mal sahibi; ruhsat, iskân, inşaat teslim süresi gibi durumlar için ayrı ayrı zaman aralığı belirtilebilir. 

12. İmar durumunda değişik yapılması halinde, mal sahibine bilgi verilerek sözleşmesinin yenilenmesi gerekliliği. 

13. Tarafların vefat, iflas, ulaşamama gibi her türlü hallerde fesih için mahkeme yoluna başvurulması. 

14. Müteahhittin mal sahibinin bilgisi olmadan başka bir yüklenici ile devir işleminin yapılıp yapılamayacağı bilgisinin sözleşmede belirtilmesi. 

15. Tek taraflı fesih işlemleri için mahkemelere başvurulabileceği. 

16. Sözleşme ekinde sunulan yapıya ait krokiye yolların işlenmesi.

17. Sözleşme ekindeki kroki ile mimari projenin uyuşması. 

18. Proje, inşaat ruhsatı, iskân ve yapı denetim ile ilgili bütün harç ve ücretlerin taraflardan hangisinin ödeyeceğinin belirlenmesi. 

19. Proje ve inşaat takip sürecinde, müteahhitin düzenlemiş olduğu iş programının sözleşmeye eklenme durumunun kararlaştırılması. Mücbir sebeplerde iş programı revize edilebilir.

20. Yüklenici firma emrinde çalışan işçi, taşeron, mimar, tekniker, mühendis, teknisyen ile üçüncü kişilerin bedenen, maddi ve manevi her türlü zarar görmeleri halinde sorumluluğun kime ait olduğunun belirtilmesi. 

21. Tarafların birbirlerine haber vererek adres değişikliği yapması. 

22. Taraflar sözleşme hükümlerine uymadığı takdirde cezai hüküm şartı eklenmesi. 

23. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin hükümlerinin, sözleşme imzaladığı tarih itibari ile mi, inşaat ruhsatı alındığı tarih itibari ile mi uygulanacağının belirtilmesi.

AV. ZANA ŞAHİN

İNŞAAT SÖZLEŞMELERİ

MESLEĞİN BAŞINDAKİ GENÇ MESLEKTAŞLARA TAVSİYELER-2

Bu yazım halihazırda baştan sona kadar okuyup belirli zaman ayırdığım ve her meslektaşın mesleğe başlamadan önce en azından bir kere okuyup mesleğe ilişkin bilgi sahibi olması gerektiğini düşündüğüm İstanbul Barosu Yayınları tarafından basılan ve  Sürekli Eğitim Merkezi dersleri esnasında biz avukat adayı olan stajyer avukatlara dağıtılan Avukatlık Kanunun giriş kısmında İstanbul Barosu Eski Umumi Katibi (1940)  Av. Ali Haydar ÖZKENT tarafından genç avukatlara ithafen yazılmış olan tavsiyelerden derlemiş olduğum bir yazındır. Aradan yıllar geçmiş olsa dahi hala kalburüstü olan  bu tavsiyeler özellikle ben ve benim gibi yeni mesleğe başlayan veya başlayacak olan meslektaşlarım açısından kati suretle okunması ve uygulanması gereken eşsiz ve nacizane tavsiyelerdir. Uzun bir zaman önce yazılmış olması dolayısıyla eski Türkçe kelimeleri hayli barındırmakta olan bu tavsiyeleri sadeleştirerek ve kendi yorumlarımı  da ekleyerek günümüz şartları ile harmanlayarak ortaya çıkarmış olduğum bu yazı dizisinin meslek hayatınızda etkili olması dileğiyle.

ÇABUK AÇILIP DÖKÜLMEYİNİZ

Bu meslekte belirli bir kıdeme sahip olan, deneyim ve tecrübelerinden ders çıkarabileceğiniz meslektaşların da özellikle söyleyeceği ikinci tavsiyede, ilk kez görüşmeye gelen size dava veremek isteyen veya danışmanlık isteyen iş sahiplerine karşı bilgi ve birikimlerinizi çabuk açılıp dökülmeyiniz derler.

İlk kez görüşmeye biri geldi randevulu veyahut randevusuz. Oturdu, işini anlatmaya başladı. Arada size sorular,  fikirler soruyor: Haklı mıyım? Karşı taraf haksız değil mi? Bunlar bunlar var elimde delil sayılır mı? Kazanır mıyım?…. gibi. Bu sorular karşısında hızınızı alamaz ve soruları cevaplar, davaya ilişkin yapılacaklardan, izlenecek yollardan ve haklılığına ilişkin çıkarımlarınızdan konuşursanız bu en başından kaybettiğiniz anlamına gelir.

İlk olarak tam olarak dosyayı veya olayı dinlemeden iş hakkında ilgili kanun maddelerini okuyup incelemeden, konuyu araştırmadan bilgi vermek meslek  profesyonelliğine aykırıdır. İşe ilişkin sonuc vaadi veya kesinliğe varan öngörüler ise iş sahibine umut vermek olacaktır.

Karşınızdaki kişi bilgisiz biri olabileceği gibi donanımlı ve bilgi sahibi bir insan da olabilir. Bilgi sahibi ve donanımlı kimse sizin bu tavır ve tutumunuz karşısında sizin acemi olduğunuzu düşünecek, işini vermekten kaçınacaktır.İş sahiplerinden bazıları şark kurnazlığı yaparak sizden alacağını alarak bir daha ofisinizde dahi uğramayabilirler.  

İş sahipleri almış oldukları bilgi ve yönlendirmelerden sonra o işin hakkı olan ücreti çok bulup daha azını vermesi gerektiğini düşünecek ve teklif edeceklerdir. Çünkü kendilerinin ayarıp bulamayacakları bilgileri siz kendi kendinize çok çabuk onlara hazır tabakta sundunuz. Size kendinizin vermiş oolduğu billgileri sıralayıp üstüne bir de çok az iş yapacağınızı ima ederek hakkınız olan parayı ödemekten kaçınacaktır. 

Öncelikle kendinizi idare etmeyi öğrenin, iş sahiplerine güven telkin edin, zamanızın kıymetli olduğunu , bilgi ve tecrübelerinizin bedava olmadığını hissettirin. İşi dinledikten, gerekli  araştırmayı yaptıktan ve davaya almaya ilişkin kanaatiniz hasıl olduktan sonra işi üzerinize alabileceğinizi söyleyiniz. Daha sonra işi alıp ve avukatlık ücret sözleşmesini imzaladıktan sonra aşama aşama bilgi verip, süreci anlatabilirsiniz.

Herkes en az bir kere de olsa çok bilgi verdim, bunları paylaşmamalıydım pişmanlığını yaşıyor bu meslekte. Tüm aşamalar iyi gitse bile size bağlı olmayan sebeplerden de iş kaybedebilirsiniz. Önemli olan hatasız olmak değil, işi de almak değil. İstediğiniz şartlarda ve ücrette o işi almaktır. Asıl başarı budur. İnsanlar duyguları ile satın alırlar ve sonra araya zaman girince mantık devreye girer. Anlaşma ve sözleşme imzalama neredeyse aynı anda olmalıdır. Hemen imzalayın avukatlık ücret sözleşmesini. Bunu sonraya bırakırsanız mantık devreye girer, akrabalar girer, başka meslektaş teklifleri girer. Sizi bir arada tutacak sözleşme olmadığı için hizmet alıcı büyük olasılıkla vazgeçecektir. Eğer hizmetinizi satın almış  olsaydı: mantık girsede, akrabalar konuşsa da, başka bir teklif de gelse mantık imzalanan sözleşmenin, alınan kararının iyi olduğu yönünde telkinde bulunacaktır. Kimse satın aldığı şeyin kötü bir karar olduğuna inanmak istemez.

Mümkün olan her yaptığınız işte küçükte olsa avans alın. İnsanlar az da olsa para ödedikleri bir işte, yerde, hizmette gönül bağı kurarlar. Bu bile sonraya bırakılan imza işlemini güvenceye alma yöntemidir. Ayrıca size sonradan gelecek olumsuz geri dönüşlerde zaman kaybı pişmanlığını, çok şey anlattım pişmanlığını azaltacaktır. İş kaybedilmiş olsa dahi bir miktar paranın kazanılması tatmin sağlayacaktır.

Bu bahsedilenler bir yana en önemlisi aldığınız işin gereklerini en iyi şekilde yerine getirmektir. Bunu yapmazsanız bir süre sonra çevre kazanmaya değil aldığınız işleri dahi kaybetmeye başlarsınız. Eğer işinizi iyi yapar, süreçten müvekkili haberdar eder, iletişim doyumunu sağlarsanız müvekkilleriniz size ailenizden hatta çevrenizden daha fazla ve daha büyük işler getirecek, net work ağı sağlayacaktır. 

AV. ZANA ŞAHİN

MESLEĞİN BAŞINDA Kİ GENÇ AVUKATLARA TAVSİYELER

AVUKATLARA TAVSİYELER

GENÇ AVUKATLARA TAVSİYELER

Hazırlayan : Av. Zana ŞAHİN

Bu yazım halihazırda baştan sona kadar okuyup belirli zaman ayırdığım ve her meslektaşın mesleğe başlamadan önce en azından bir kere okuyup mesleğe ilişkin bilgi sahibi olması gerektiğini düşündüğüm İstanbul Barosu Yayınları tarafından basılan ve  Sürekli Eğitim Merkezi dersleri esnasında biz avukat adayı olan stajyer avukatlara dağıtılan Avukatlık Kanunun giriş kısmında İstanbul Barosu Eski Umumi Katibi (1940)  Av. Ali Haydar ÖZKENT tarafından genç avukatlara ithafen yazılmış olan tavsiyelerden derlemiş olduğum bir yazındır. Her bir başlık bir yazı konusu olması sebebiyle parça parça yazacağım bu tavsiyeleri. Aradan yıllar geçmiş olsa dahi hala kalburüstü olan  bu tavsiyeler özellikle ben ve benim gibi yeni mesleğe başlayan veya başlayacak olan meslektaşlarım açısından kati suretle okunması ve uygulanması gereken eşsiz ve nacizane tavsiyelerdir. Uzun bir zaman önce yazılmış olması dolayısıyla eski Türkçe kelimeleri hayli barındırmakta olan bu tavsiyeleri sadeleştirerek ve kendi yorumlarımı  da ekleyerek günümüz şartları ile harmanlayarak ortaya çıkarmış olduğum bu yazının meslek hayatınızda etkili olması dileğiyle.

Avukatlık kanunun da içerdiği anlamıyla kamu hizmeti ve serbest meslektir. Avukat yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder. Hukuki bilgi ve tecrübelerine kanunun belirlediği amaç çerçevesinde adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.

Üstad Av. Ali Haydar Özkent’in bu meslek ve mesleği hakkıyla, etik ve ahlaki değerlere uygun yapılabilmesi için vermiş olduğu tavsiyeler:

MÜVEKKİLLERLE TEKLİFSİZLİKTEN SAKININIZ

Teklifsizlik sözlük anlamı itibariyle: Senli benli olmak, sıkıfıkılık, içli dışlılık anlamlarına gelmektedir. Mesleğin veriminin birinci sırrı, müvekkil ile teklifsiz olmamaktır. İş sahipleri ile aranızda bir mesafe bırakınız. 

İşlerini yaptığınız insanlarla aranızdaki mesafeyi her zaman koruyunuz ve bunu samimiyet kurbanı etmeyiniz. İnsanlar  ilişkilerinizde gelişen samimiyet sebebiyle bunu kullanmaya ve suistimal etmeye fırsat kollayacaklardır. Yumuşaklığınızı gördükleri andan itibaren bunu kullanarak yaptığınız işlerden para istemeye bile çekinecek hale geleceksinizdir.

Tarafınıza yapılacak olan yemek, eğlence gibi davetleri kabul etmekten imtina ediniz. Küçük gibi görünen bu menfaat karşısında bilgilerinizi, deneyim ve tecrübelerinizi ziyan etmeyin. Özellikle işlerini yürüttüğünüz iş sahiplerine karşı ağır ağır ve mesafenize koruyacak şekilde davranınız.

Bürolarını yeni açmış meslektaşlarım bu söylenenin iş kaybına sebep olacağını ve iş bulunamayacağını dedikleri duyulur gibi. İş kazanmak veya kaybetmemek uğruna samimi olunması ve suyuna gidilmesi gerektiği gibi düşüncelere kapılmayınız. Özellikle bunu eleştirmekte kendisi.

İşini yaptığınız bir kimseye takınmış olduğunuz samimi, yumuşak tavır onun size karşı söz sahibi olduğu ve her dilediğini yapabileceği inancı oluşturacaktır onun nezdinde.Çabuk avukat olunmaz ve acele ile para kazanılmaz diyor.Vereceğiniz ödünler ile meslek değerlerinizi kaybetmekten, zamanınızı yitirmekten ve sağlığınızı yitirmektense mesleğinize ve kendinize yatırımlar yapmak için çalışın. Seminerlere, eğitimlere katılın, kitap okuyun, içtihat ve mevzuat takibi yaparak gelişiminize katkı sağlayınız. Gerekli vasıflara, bilgiye, tecrübeye ve öngörüye sahip olduktan sonra er ya da geç isteğiniz işler size gelecek ve iş almakta zorlanmayacaksınızdır.

Meslekte gereken ciddiyet ve vakarı göstermelisiniz. Mesafenizi korumamanız, iş kaybetmeme uğruna gösterdiğiniz samimiyet ve yumuşaklık ciddiyetsiz, işini iyi yapmayan ve önemsemeyen biri olarak görülmesine sebep olacaktır.  İş sahipleri işlerini mesleğine, yaptığı işe önem veren gerekli ilgiyi gösteren meslektaşlarınıza işlerini teslim eder ve böylelerine ücret ödemesi yaparlar. Samimiyetini severler, hoşlarına gider lakin beraberinde işini iyi yapacağını düşündükleri avukatlara başvururlar hatta çevrelerinden avukat tavsiyesi isteyenlere dahi başkalarını tavsiye edeceklerdir.

Meslekte bu raddeye gelmekten sakınınız, bir kere vermiş olduğunuz ödünlerin ardı arkası kesilmeyecek ve artık böyle bilinmeye başlarsınız. Sadece yerinizde saymakla yetinir ve belirli, küçük bir kazanç elde eden bir avukattan öteye gidemezsiniz.  13/11/2020

AV. ZANA ŞAHİN

Kendinizi Tanıtın (Örnek Gönderi)

Bu, orijinal olarak Blog Yazma Üniversitesi’nin bir parçası olarak yayımlanan örnek bir gönderidir. On programımızdan birine kaydolun ve blogunuza doğru şekilde başlayın.

Bugün bir gönderi yayımlayacaksınız. Blogunuzun nasıl görüneceği hakkında endişelenmeyin. Blogunuzu henüz adlandırmadıysanız veya bunaldığınızı hissediyorsanız merak etmeyin. “Yeni Gönderi” düğmesine tıklayıp bize neden burada olduğunuzu söylemeniz yeterli.

Bunu neden yapmalısınız?

  • Çünkü bu, yeni okuyucuların bağlam hakkında bilgi edinmesini sağlar. Blogunuz neyle ilgili? İnsanlar blogunuzu neden okumalı?
  • Blogunuz ve blogunuzda neler yapmak istediğinizle ilgili fikirlerinize odaklanmanıza yardımcı olur.

Gönderi kısa veya uzun olabilir ve hayatınıza dair kişisel bir giriş, blogun amacı hakkında bir açıklama, geleceğe dair bir manifesto ya da yayımlamak istediğiniz içerik türlerine genel bir bakış sunabilir.

Başlamanıza yardımcı olacak birkaç soruyu aşağıda bulabilirsiniz:

  • Kişisel bir günlük tutmak yerine neden insanların okuyabileceği bir blog yazıyorsunuz?
  • Hangi konular hakkında yazmayı düşünüyorsunuz?
  • Blogunuz aracılığıyla kimlerle bağlantı kurmak istersiniz?
  • Önümüzdeki yıl boyunca başarıyla blog yazarsanız nereye ulaşmış olmak istersiniz?

Bunlar hakkında yazmak zorunda değilsiniz. Blogları harika kılan özelliklerden biri de öğrenmemizle, gelişmemizle ve birbirimizle etkileşime geçmemizle devamlı olarak gelişmeleridir. Ancak neden blog yazmaya başladığınızı ve buna nereden başladığınızı bilmeniz faydalıdır ve hedeflerinizi açıkça ifade ederek, daha fazla gönderi fikri elde edebilirsiniz.

Nasıl başlayacağınızı bilemiyor musunuz? Aklınıza gelen ilk şeyi yazın. Hepimizin sevdiği yazma üzerine bir kitabın yazarı olan Anne Lamott, kendinize önce “kötü bir taslak” yazma fırsatını tanımanızı söylüyor. Anne harika bir noktaya değiniyor; endişe duymadan, yalnızca yazmaya başlayın ve sonra düzenleyin.

Yayımlamaya hazır olduğunuzda, blogunuzun odaklandığı konuları açıklayan üç ila beş etiket ekleyin: yazma, fotoğrafçılık, kurgu, ebeveynlik, yemek, arabalar, filmler veya spor. Bu etiketler, bu konularla ilgilenen ziyaretçilerin Reader’da sizi bulmasına yardımcı olur. Yeni blog yazarlarının sizi bulabilmesi için etiketlerinizden biri mutlaka “zerotohero” olsun.

Kendinizi Tanıtın (Örnek Gönderi)

Bu, orijinal olarak Blog Yazma Üniversitesi’nin bir parçası olarak yayımlanan örnek bir gönderidir. On programımızdan birine kaydolun ve blogunuza doğru şekilde başlayın.

Bugün bir gönderi yayımlayacaksınız. Blogunuzun nasıl görüneceği hakkında endişelenmeyin. Blogunuzu henüz adlandırmadıysanız veya bunaldığınızı hissediyorsanız merak etmeyin. “Yeni Gönderi” düğmesine tıklayıp bize neden burada olduğunuzu söylemeniz yeterli.

Bunu neden yapmalısınız?

  • Çünkü bu, yeni okuyucuların bağlam hakkında bilgi edinmesini sağlar. Blogunuz neyle ilgili? İnsanlar blogunuzu neden okumalı?
  • Blogunuz ve blogunuzda neler yapmak istediğinizle ilgili fikirlerinize odaklanmanıza yardımcı olur.

Gönderi kısa veya uzun olabilir ve hayatınıza dair kişisel bir giriş, blogun amacı hakkında bir açıklama, geleceğe dair bir manifesto ya da yayımlamak istediğiniz içerik türlerine genel bir bakış sunabilir.

Başlamanıza yardımcı olacak birkaç soruyu aşağıda bulabilirsiniz:

  • Kişisel bir günlük tutmak yerine neden insanların okuyabileceği bir blog yazıyorsunuz?
  • Hangi konular hakkında yazmayı düşünüyorsunuz?
  • Blogunuz aracılığıyla kimlerle bağlantı kurmak istersiniz?
  • Önümüzdeki yıl boyunca başarıyla blog yazarsanız nereye ulaşmış olmak istersiniz?

Bunlar hakkında yazmak zorunda değilsiniz. Blogları harika kılan özelliklerden biri de öğrenmemizle, gelişmemizle ve birbirimizle etkileşime geçmemizle devamlı olarak gelişmeleridir. Ancak neden blog yazmaya başladığınızı ve buna nereden başladığınızı bilmeniz faydalıdır ve hedeflerinizi açıkça ifade ederek, daha fazla gönderi fikri elde edebilirsiniz.

Nasıl başlayacağınızı bilemiyor musunuz? Aklınıza gelen ilk şeyi yazın. Hepimizin sevdiği yazma üzerine bir kitabın yazarı olan Anne Lamott, kendinize önce “kötü bir taslak” yazma fırsatını tanımanızı söylüyor. Anne harika bir noktaya değiniyor; endişe duymadan, yalnızca yazmaya başlayın ve sonra düzenleyin.

Yayımlamaya hazır olduğunuzda, blogunuzun odaklandığı konuları açıklayan üç ila beş etiket ekleyin: yazma, fotoğrafçılık, kurgu, ebeveynlik, yemek, arabalar, filmler veya spor. Bu etiketler, bu konularla ilgilenen ziyaretçilerin Reader’da sizi bulmasına yardımcı olur. Yeni blog yazarlarının sizi bulabilmesi için etiketlerinizden biri mutlaka “zerotohero” olsun.

Kendinizi Tanıtın (Örnek Gönderi)

Bu, orijinal olarak Blog Yazma Üniversitesi’nin bir parçası olarak yayımlanan örnek bir gönderidir. On programımızdan birine kaydolun ve blogunuza doğru şekilde başlayın.

Bugün bir gönderi yayımlayacaksınız. Blogunuzun nasıl görüneceği hakkında endişelenmeyin. Blogunuzu henüz adlandırmadıysanız veya bunaldığınızı hissediyorsanız merak etmeyin. “Yeni Gönderi” düğmesine tıklayıp bize neden burada olduğunuzu söylemeniz yeterli.

Bunu neden yapmalısınız?

  • Çünkü bu, yeni okuyucuların bağlam hakkında bilgi edinmesini sağlar. Blogunuz neyle ilgili? İnsanlar blogunuzu neden okumalı?
  • Blogunuz ve blogunuzda neler yapmak istediğinizle ilgili fikirlerinize odaklanmanıza yardımcı olur.

Gönderi kısa veya uzun olabilir ve hayatınıza dair kişisel bir giriş, blogun amacı hakkında bir açıklama, geleceğe dair bir manifesto ya da yayımlamak istediğiniz içerik türlerine genel bir bakış sunabilir.

Başlamanıza yardımcı olacak birkaç soruyu aşağıda bulabilirsiniz:

  • Kişisel bir günlük tutmak yerine neden insanların okuyabileceği bir blog yazıyorsunuz?
  • Hangi konular hakkında yazmayı düşünüyorsunuz?
  • Blogunuz aracılığıyla kimlerle bağlantı kurmak istersiniz?
  • Önümüzdeki yıl boyunca başarıyla blog yazarsanız nereye ulaşmış olmak istersiniz?

Bunlar hakkında yazmak zorunda değilsiniz. Blogları harika kılan özelliklerden biri de öğrenmemizle, gelişmemizle ve birbirimizle etkileşime geçmemizle devamlı olarak gelişmeleridir. Ancak neden blog yazmaya başladığınızı ve buna nereden başladığınızı bilmeniz faydalıdır ve hedeflerinizi açıkça ifade ederek, daha fazla gönderi fikri elde edebilirsiniz.

Nasıl başlayacağınızı bilemiyor musunuz? Aklınıza gelen ilk şeyi yazın. Hepimizin sevdiği yazma üzerine bir kitabın yazarı olan Anne Lamott, kendinize önce “kötü bir taslak” yazma fırsatını tanımanızı söylüyor. Anne harika bir noktaya değiniyor; endişe duymadan, yalnızca yazmaya başlayın ve sonra düzenleyin.

Yayımlamaya hazır olduğunuzda, blogunuzun odaklandığı konuları açıklayan üç ila beş etiket ekleyin: yazma, fotoğrafçılık, kurgu, ebeveynlik, yemek, arabalar, filmler veya spor. Bu etiketler, bu konularla ilgilenen ziyaretçilerin Reader’da sizi bulmasına yardımcı olur. Yeni blog yazarlarının sizi bulabilmesi için etiketlerinizden biri mutlaka “zerotohero” olsun.