BİLİRKİŞİ RAPORU NEDİR?


BİLİRKİŞİ İNCELEMESİNİN CEZA KANUNDA YERİ VE İNCELEMESİ

Bilirkişinin Tanımı

Türk Hukukunda bilirkişi, mahkemelerin talebi veya tarafların talebi üzerine, bir dava veya uyuşmazlık konusuyla ilgili teknik, bilimsel, mesleki, tıbbi veya diğer alanlarda uzman olan bir kişidir. Bilirkişi, yargılama sürecinde, mahkemeye veya taraflara, bilgi, görüş ve tavsiyeler sunmak amacıyla atanır.

Bilirkişi, konusunda uzman ve deneyimli bir kişi olmalıdır. Mahkeme tarafından atanır ve görevi, mahkeme veya taraflar tarafından belirlenen konuda inceleme yaparak, sonuçlarını mahkemeye sunmaktır. Bilirkişi raporu, mahkeme kararının verilmesinde önemli bir rol oynayabilir ve mahkemece kabul edilirse, dava sonucuna etki edebilir.

Bilirkişi, bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Bilirkişi, kendi uzmanlık alanındaki bilgisi ve deneyimleri doğrultusunda, davayla ilgili konularda objektif bir şekilde görüş belirtmelidir. Bilirkişi, yargılama sürecinde, taraflarla doğrudan bir iletişim kurmaz. Bilirkişi raporu, tarafların ve mahkemenin bilgisine sunulur ve raporun içeriği, yalnızca bilirkişinin görüşlerini yansıtır.

Görülmekte olan uyuşmazlıklara bakan hakim, savcı ve heyet gelinen aşamada veya dosya kapsamında yer alan bazı deliller, olaylar, hesaplamalar gibi teknik konularda yeterli olmamaktadır. Bu konularda uzmana başvuru yapılarak bilirkişilik denilen kurum devreye girmektedir. 

Bilirkişinin tam olarak tanımı ne Ceza Muhakemesi Kanunu ne de Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nda yapılmamış olup her iki kanunda aynı şekilde bilirkişiye başvurulması gereken halleri tanımlamıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu Md 63 ve Hukuk Muhakemesi Kanunu Md 266 tanım olarak çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurabileceğini söyler. Hakim, savcı ve heyetin önüne gelen uyuşmazlıkları sahip oldukları özel ve teknik bilgilerle hazırlamış olduğu rapor ile çeşitli hesaplamalar, görüşler ve iddialarla ile sonuca vardıran yargılama araçlarından biridir.

Şöyle bir kayıt düşülmüştür ki günümüzde her konuda dosyayı bilirkişiye gönderen bazı hakimler düşünüldüğünde bu maddelerin ikinci cümlelerine dikkat çekmek gerekir. Madde cümle devamında genel bilgi veya tecrübeyle ya da hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün konularda bilirkişiye başvurulamayacağını belirtir.

Bilirkişinin İşlevi

Verdiğiniz makaleye göre, bilirkişinin işlevi, mahkemelerin teknik, bilimsel, mesleki veya tıbbi konularda uzmanlığına ihtiyaç duydukları durumlarda, mahkeme tarafından veya tarafların talebi üzerine görevlendirilerek, bir dava veya uyuşmazlık konusu hakkında bilgi, görüş ve tavsiyeler sunmaktır.

Bilirkişi, kendi uzmanlık alanında yeterli bilgi birikimine ve deneyime sahip olmalıdır. Mahkeme veya taraflar tarafından görevlendirildiğinde, ilgili konuyu inceleyerek, konu hakkında objektif bir rapor hazırlamalıdır. Bilirkişi raporu, mahkeme kararında etkili olabilecek ve mahkemenin daha doğru bir karar vermesine yardımcı olabilecek bilgi ve görüşler içermelidir.

Bilirkişi, görevlendirildiği konuda tamamen tarafsız olmalıdır. Kendi kişisel veya ticari çıkarlarından bağımsız olarak, sadece doğru ve objektif görüşleri sunmalıdır. Bilirkişi, yargılama sürecinde, doğrudan taraflarla iletişim kurmaz ve yalnızca mahkemeye sunulan raporu hazırlar.

Bilirkişinin işlevi, doğru ve adil bir yargılama sürecinin sağlanması için önemlidir. Bilirkişilerin hazırladığı raporlar, mahkeme kararında belirleyici bir rol oynayabilir ve doğru bir şekilde hazırlanmış raporlar, mahkeme kararının adil ve doğru bir şekilde verilmesine yardımcı olabilir.

Bilirkişi Raporu Nedir 

Türk hukukunda bilirkişi raporu, bir dava veya uyuşmazlıkla ilgili olarak mahkemeye sunulan bir belgedir. Bu belge, konusunda uzman bir kişi ya da kişilerin, davayla ilgili teknik, bilimsel veya mesleki konularda yaptıkları inceleme sonucunda ortaya çıkan bulguları ve görüşleri içerir.

Bir bilirkişi raporu, mahkeme kararının verilmesinde önemli bir rol oynar ve mahkemece kabul edilirse, raporda belirtilen bilgiler ve görüşler, dava sonucuna etki edebilir.

Bilirkişi raporları, genellikle özel sektörde yapılan işlerle ilgili hukuki uyuşmazlıklarda kullanılır, ancak bazen kamu sektöründe de kullanılır. Örneğin, bir inşaat projesinde meydana gelen bir kusurun tespiti için bir bilirkişi raporu hazırlanabilir.

Bilirkişi raporları, yargılama sürecinde önemli bir adım olduğu için, doğru ve doğru şekilde hazırlanmaları gerekmektedir. Bu nedenle, bilirkişi raporunu hazırlayan kişinin, konuda uzman olması, raporun tam, net ve doğru olması için önemlidir.

Bilirkişi raporu, mahkemece atanmış bir bilirkişi tarafından hazırlanır. Bilirkişi, mahkeme tarafından belirlenir ve konusunda uzman bir kişi olması gerekir. Örneğin, bir inşaat mühendisi, bir tıp doktoru veya bir muhasebeci bir bilirkişi olarak atanabilir.

Bilirkişi raporu hazırlanırken, bilirkişi tarafından yapılan incelemeler, belgelerin incelenmesi, tanıkların dinlenmesi ve diğer yöntemler kullanılabilir. Bilirkişi, incelemeleri sonucunda elde ettiği bulguları, raporunda açıklayarak, mahkemeye sunar. Rapor, mahkemece kabul edilirse, dava sonucunu etkileyebilir.

Bilirkişi raporları, hukuki uyuşmazlıkların yanı sıra, bazı iş ve meslek alanlarında da kullanılabilir. Örneğin, bir sigorta şirketi, bir hasar tazminatı talebi için bir bilirkişi raporu isteyebilir veya bir işveren, bir iş kazası sonrasında bir bilirkişi raporu talep edebilir.

Bilirkişi raporları, doğru ve doğru şekilde hazırlanmaları gereken önemli bir belgedir. Bilirkişi, mesleki ve teknik bilgisini kullanarak, raporunu tarafsız ve objektif bir şekilde hazırlamalıdır. Ayrıca, raporun açık ve anlaşılır olması için gerekli dil ve terminolojiyi kullanmalıdır.

Bilirkişi Raporunun Bağlayıcılığı

Bilirkişi raporunun bağlayıcılığı, raporun içeriği ve mahkeme kararına etkisi açısından farklılık gösterebilir. Genel olarak, bilirkişi raporu, mahkemenin karar verirken göz önünde bulundurabileceği bir delil olarak kabul edilir. Ancak, mahkeme bilirkişi raporuna tamamen bağlı değildir ve raporun içeriğine göre karar verebilir.

Bir diğer önemli nokta, bilirkişi raporunun bağlayıcılığının tarafların anlaşmasına da bağlı olabileceğidir. Taraflar, bilirkişi raporunun sonucuna katılabilir veya katılmayabilirler. Tarafların farklı görüşleri veya bilirkişi raporundaki eksiklikler, mahkemenin raporu değerlendirme şeklini değiştirebilir.

Özetle, bilirkişi raporu, mahkemenin karar verirken dikkate alabileceği önemli bir delil ol

masına rağmen, mahkemenin kararını etkileyebilme derecesi, raporun içeriği ve tarafların anlaşmasına bağlıdır.

Bilirkişi Delinin İşlevi Ve Değeri

Bilirkişi, mahkemelerin aldığı kararlarda büyük bir rol oynar. Bilirkişi raporları, teknik, bilimsel veya mesleki konularda mahkemeye yardımcı olmak için kullanılır. Bu nedenle, bilirkişilerin raporları, mahkemelerin hüküm verirken karar almasına yardımcı olur.

Bilirkişi raporlarının delil değeri, bilirkişinin uzmanlık alanındaki bilgisi ve deneyimi ile doğru orantılıdır. Bilirkişi, raporunda, konu hakkındaki bilgi ve görüşlerini açıklar ve bu görüşlerin mahkemece kabul edilmesi halinde, mahkeme kararında etkili olur.

Makalede belirtilen bir diğer önemli nokta da, bilirkişilerin raporlarının adil ve tarafsız olması gerektiğidir. Bilirkişi, raporunda tarafsız bir tutum sergilemeli ve kendi kişisel veya ticari çıkarlarını gözetmemelidir. Ayrıca, bilirkişi raporlarında belirtilen görüşlerin, konuya tam olarak hakim olunarak oluşturulmuş olması gerektiği vurgulanır.

Sonuç olarak, bilirkişi raporları, mahkemelerin hüküm verirken kullanabileceği güçlü bir delil niteliği taşır. Bilirkişi raporlarının doğru ve objektif olması, mahkeme kararının adil ve doğru şekilde verilmesinde önemli bir rol oynar.

CEZA MUHAKEMESİNDE BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ

 Bilirkişi İncelemesi

Çözümü uzmanlığı veya özel teknik bilgiyi gerektiren hususlarda görüşüne başvurmak üzere hakim tarafından görevlendirilen tarafsız kişiler, bilirkişidir (m. 62-73). İlgili konuda görüşüne başvurulan bilirkişi bu konuda uzman veya teknik görüş bildirebilecek bilgiye sahip olmalıdır. Görevini tarafsız bir şekilde yerine getirmekle yükümlü olan bilirkişiler hakim veya savcı tarafından atanabilmektedir. Çalışmalarının sonucunda bilirkişiler; inceleme, seyahat masrafları ve çalışmalarının karşılığından oluşan ücrete hak kazanmaktadır.

Bilirkişiye Başvuru

Bilirkişilik 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6574 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nda düzenlenmiştir. Hakim veya savcı, çözümü uzmanlık veya özel teknik bilgiyi gerektiren hususlarda bilirkişiye başvurabilmektedir. Hakim veya savcının kendi bilgi birikimi ve hayat tecrübesi doğrultusunda çözümlemesinin mümkün olduğu, konularda bilirkişinin görüşüne başvurulması mümkün değildir. Kanun koyucu belirtilen hallerde bilirkişiye başvurma zorunluluğunu “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” şeklinde düzenlemiştir.

Bunun yanı sıra kanunda “Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu ve birinci fıkradaki şartları taşıdığını belgelendirmediği takdirde, bilirkişilik siciline ve listesine kaydedilemez” şeklinde bilirkişilerin niteliğine yönelik bir düzenleme de mevcuttur.

Kanunda düzenlenen bazı hallerde bilirkişiye başvurmak zorunludur:

  • Sahte para ve değerler (CM  Şüpheli ya da sanığın akıl hastası olup olmadığının belirlenmesi (CMK m.74)
  • Yeni doğmuş çocuğun ölüsü üzerinde inceleme (CMK m.88)
  •  Ölü Muayenesi ve otopsi (CMK m.86, 87)
  • Zehirlenme Şüphesi (CMK m.89) 

Bilirkişi Atanması ve Sayısı

Bilirkişi, hakim veya mahkeme tarafından kendiliğinden (re’sen) atanabileceği gibi Cumhuriyet savcısının, katılanın, vekilinin, şüphelinin veya sanığın, müdafiinin veya kanuni temsilcinin istemi üzerine verilecek karar ile de atanabilir. İhtiyaç duyulması halinde birden fazla bilirkişi atanmasında bir sakınca yoktur.  Bilirkişiler o ilde düzenlenmiş listelerden seçilirler. Fakat, uygun görülmesi halinde sanık ve müdafiine de bilirkişiyi seçme hakkı tanınabilir veya ara kararda gerekçesi gösterilmek şartıyla hakim tarafından listelerde bulunmayan bir bilirkişi seçimi yapılabilir.

Bilirkişilik Yönetmeliği’nde Bilirkişilerin atanmasına yönelik olarak “İnceleme konusunun başka bir bölgede bulunması halinde ya da fizikî evrak gönderilmesi ve mahallinde inceleme yapılmasının gerekmemesi durumunda bölge kurulunun hazırladığı listede bilgisine başvurulacak uzmanlık alanında bilirkişi bulunmaması kaydıyla, bölge listesi esasına uyulmaksızın ilgili bölge kurulu listesinden UYAP vasıtasıyla elektronik ortamda doğrudan bilirkişi görevlendirilebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

Bilirkişilik Görevinin Yerine Getirileceği Süre

Bilirkişilere görevlerini yerine getirmeleri için verilen azami süre üç aydır. Özel sebepler halinde bilirkişinin istemi üzerine bu süre üç ay daha uzatılabilmektedir. İlgili yönetmelikte, bilirkişinin görevini yerine getirmemesi halinde oluşabilecek zarara ilişkin tazmin yükümlülüğü  listeden çıkarılma ve üç ayı geçmemek üzere disiplin hapsi cezası öngörülmüştür.

Bilimsel Mütalaa

Bilimsel mütalaa Cumhuriyet savcısı, katılan, katılan vekili, şüpheli, sanık, müdafii veya kanuni temsilci tarafından bilirkişi raporunun hazırlanması ve davaya ilişkin olarak, uzman bir kimseden bilimsel görüş alınmasını isteyebilirler. Fakat CMK’nın 67. maddesinin 6. fıkrası uyarınca mütalaa istemi için mahkemeden ayrıca süre talep edilemez.   

Bilirkişinin Reddi

Bilirkişinin reddi sebepleri, hakimin reddi sebepleri ile aynıdır. Bunun yanı sıra bilirkişinin aynı davada daha önce hakimlik görevi yapmış olması da bilirkişinin reddi sebeplerindendir. Ret istemi; Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafii veya kanuni temsilcisi tarafından soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısına ve kabul edilmemesi halinde sulh ceza hakimliğine, kovuşturma aşamasında ise hakime veya mahkemeye sunulmaktadır.

Aşağıda bilirkişinin reddi sebepleri belirtilmiştir;

  •  Suçtan kendisi zarar görmüşse,
  • Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,
  • Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise,
  • Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlât edinme bağlantısı varsa,
  • Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa,
  • Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlığı varsa,
  • Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adlî kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa,
  •  Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse,bilirkişilik görevini yapamaz.

Bilirkişilikten Çekinme

Tanıklıktan çekinme halleri bilirkişiler hakkında da uygulanmaktadır. Aşağıda sayılan hallerde atanan kişiler bilirkişilikten çekinebilecektir:

  • Şüpheli veya sanığın nişanlısı.
  • Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.
  • Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu.
  • Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları.
  • Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.

Meslek veya sürekli uğraş sebebiyle tanıklıktan çekinme halleri:

  • Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler.
  •  Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler.
  • Malî işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler.

Bilirkişilikten çekilme halleri kanunda sayılanlarla sınırlı değildir. Atanan bilirkişiler tarafsızlıklarını zedeleyecek farklı sebepler göstererek de bilirkişilikten çekinebileceklerdir.

Aşağıdaki hallerde ise, hallerde bilirkişiliği kabul etmek zorunludur:

  • Resmi bilirkişilik ile görevlendirilmiş ve 64’üncü maddede belirtilen listede yer almış bulunanlar;
  •  İncelemenin yapılması için bilinmesi gerekli fen ve sanatları meslek edinenler; 
  •   İncelemenin yapılması için gerekli mesleği yapmaya resmen yetkili olanlar.

Bilirkişi Raporu ve Rapora İtiraz

Bilirkişi Raporu, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenmiştir:

“(1) İncelemeleri sona erdiğinde bilirkişi yaptığı işlemleri ve vardığı sonuçları açıklayan bir raporu, kendisinden istenen incelemeleri yaptığını ayrıca belirterek, imzalayıp ilgili mercie verir veya gönderir. Mühür altındaki şeyler de ilgili mercie verilir veya gönderilir ve bu husus bir tutanağa bağlanır.

(2) Birden çok atanmış bilirkişiler değişik görüşleri yansıtmışlarsa veya bunların ortak sonuçlar üzerinde ayrık görüşleri varsa, bu durumu gerekçeleri ile birlikte rapora yazarlar.

(3) (Değişik: 3/11/2016-6754/45 md.) Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hâkim tarafından yapılması gereken hukukî nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.

(4) Bilirkişi tarafından düzenlenen rapor örnekleri, duruşma sırasında Cumhuriyet savcısına, katılana, vekiline, şüpheliye veya sanığa, müdafiine veya kanunî temsilciye doğrudan verilebileceği gibi; kendilerine iadeli taahhütlü mektupla da gönderilebilir.

(5) Bilirkişi incelemeleri tamamlandığında, yeni bilirkişi incelemesi yapılması veya itirazların bildirilmesi için istemde bulunabilmelerini sağlamak üzere Cumhuriyet savcısına, katılana, vekiline, şüpheliye veya sanığa, müdafiine veya kanunî temsilciye süre verilir. Bu kişilerin istemleri reddedildiğinde, üç gün içinde bu hususta gerekçeli bir karar verilir.

(6) Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafii veya kanunî temsilci, yargılama konusu olayla ilgili olarak veya bilirkişi raporunun hazırlanmasında değerlendirilmek üzere ya da bilirkişi raporu hakkında, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez.

         Bilirkişi, mahkeme tarafından kendisine verilen süre sonunda  hazırladığı raporu mahkemeye sunarak, kendisinden talep edilen incelemeleri yaptığını imzalı bir belge olarak mahkemeye sunar ve mahkeme nezdinde tüm bu işlemler tutanağa bağlanır.

         Bilirkişi raporları, tarafsız olarak hazırlanmalı; bilirkişiler, uyuşmazlığın çözümüne dair hakim veya savcı tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerden kaçınmalıdır. 

         Bilirkişinin hazırladığı raporu mahkemeye sunmasının ardından taraflar, raporun tebliğinden itibaren, mahkemenin tanıyacağı makul bir süre içerisinde bilirkişi raporuna itiraz edebilirler. Rapora itiraz yazılı ve gerekçe belirtir bir dilekçe ile yapılır. Kanunda ceza yargılamasında bilirkişi raporuna itiraza dair bir düzenleme yapılmamıştır. Mahkeme, işin mahiyetine uygun olarak taraflara bir itiraz süresi vermektedir.

Av.Zana ŞAHİN

Stj. Av.Öykü ÇABUK

KAYNAKÇA
* Başlıklar: Ersin ERDOĞAN, S.Hilal ÜÇÜNCA,”Bilirkişilik Kurumu Ve Bilirkişi Raporunun Delil Değerine İlişkin Bazı Sorunlar”,Dergipark,09.06.2020

 1 Veli Özer Özbek, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, “Ceza Muhakemesi Hukuku.” Ankara, Seçkin Yayıncılık 6 (2020).

Yorum bırakın