Avukatlıkta ZOR DÖNEMLERDE İŞ YAPMA

Şu günlerde yeni yeni atılan adli tatil ve yaz tatili etkileri ile birlikte iş yoğunluğumuz artmaya başlamakta. Meslekte bir yıllık veya on, on beş yıllık başka meslektaşlarla yaptığım  sohbetlerimizden işlerin durgun olduğu ve uzun süredir yeni iş almadıkları yönünde geri bildirimler alıyorum.

“Günümüzde ekonomik krizler ve durgunluk dönemleri daha sık yaşanır hale gelmiştir. Bu zamanlarda herkes harcamalarını kısarken krizin etkisiyle bazı alanlarda daha fazla iş oluşumu gözlenmektedir. Böyle dönemlerde, uzmanlık alanınıza daha fazla odaklanın. Diğer konuları ikinci plana atın. Şu an size gereken en hızlı sonuç alabileceğiniz alanlara odaklanmaktır.”

Meslekte Zor Zamanlarda İş Yapma

Yeni iş gelmesede araştırma yap, oku ve en önemlisi yaz. Meslekte merak edilen o kadar çok husus var ki ve etrafımızda dahi hukuki bir araştırmanın konusu olacak o kadar çok örnek var ki önemli olan o bakış açısını edinmek. Gazete haberleri, yolda giden bir araba, yapılan alışverişe, yürüyüş yapılan yol… O kadar çok yazı çıkar ki bunlardan yetişmez zaman. Disiplin yeni iş gelince değil mevcut zamanıda değerlendirmek. Yazdıklarınızı paylaşın. Meslektaşlar, stajyer meslektaşlar, öğrenci meslektaşlar, hukuk camiası dışındaki insanlar ve sorularına yanıt arayanlar sizinle karşılaşsın araştırma yaparken.

Bir diğer önemlisi sosyalleşin ve davetlere katılım gösterin. Bu katılımlar bizim meslekte çevre edinmemiz açısından çok önemli. Benim gibi kadın meslektaşlar açısından imkan daha kısıtlı. Ama bu yinede hiçbir şey yapılamayacağı anlamına gelmiyor. Mevcut müvekkillerinizle görüşmek, toplantı  yapmak ve durum değerlendirmesi yapmak sizi onlara hatırlatacak ve işinizi önemsediğinizi gösterecektir.

“Bir Çin Atasözü der ki, “Krallıklar kriz döneminde kurulur, para iyi zamanda kazanılır.” Kriz dönemleri mesleki kariyerinizde yeni krallıklar kuracağınız bir dönemdir. Bunları yapmak için masanızı terk etmeniz, sahaya inerek müvekkillerin ve müvekkil adaylarının yanında zaman geçirmeniz gerekir. Böylece, kriz dönemlerinde ortaya çıkan hızlı değişimlerden ve ihtiyaçlardan haberdar olursunuz. Yeni dönemin bir parçası haline geldiğinizde herkesten daha ileriye gidersiniz. Bulutlar dağılıp güneş açtığında da karşılığını alırsınız.”

Meslekte her zaman şu inanç içinde oldum: Eğer işini iyi yaparsan her zaman iş yaparsın ve para kazanırsın. Artık çoğu meslekte mezunlar konusunda önlenemez bir artış var. Şu çağ teknolojiye ayak uyduran ve işini iyi yapanların öne çıktığı bir çağ. Doğal seçilime kurban gitmemek bizim elimizde. Fark yaratmak, küresel çapta bir hizmet kalitesi ve bilgiyi ayıklama bunlar yapılması gerekenler bizim meslekte.

Başarı tesadüf değildir. Fırsatlar herkes için doğar, biz yeter ki onlar karşımıza çıktığında ayırt edebilecek yetkinlikte olalım.

SERBEST AVUKATLIK, DİSİPLİN VE ZAMAN YÖNETİMİ

Dün akşam gece 3′ te uyandım ve birkaç gündür yapmayı ertelemiş olmam sebebiyle beni rahatsız eden birkaç işimi oturup yapmaya karar verdim. Tabi asıl uyanma sebebim işleri yapmamak değildi. Meslekte serbest çalışmanın hem avantajı hem zorluklarından biri çalışma saatlerinin esnek olması. Meslekte çoğu kere siz tayin ediyorsunuz ne zaman ve ne kadar çalışacağınızı. Meslekte bağımsız çalışmanın en önemli noktası diyebilirim işlerinizi, duruşmalarınızı, toplantılarınızı, müvekkil görüşmelerinizi ve dosyalar, davalar için siz zamanı yönetmek zorundasınız. Tabi eğer bir sekreteriniz varsa bu çok daha kolay. Birçok meslektaş tek başına başladığı için bu sorumluluklar bizim üstümüzdedir. Bu durum bağlı çalışan fakat kendi ofisini açmak isteyen birçok meslektaşın gözünü korkutmaktadır.

İlk başlarda tecrübe edinmek ve birikim yapmak için tercih edilen bağlı çalışmak yıllar geçtikçe zorunlu bir hal almakta ve ofis açmak korku haline gelmektedir. Kendi işlerini yürüten meslektaşlarda ise sürekli bir işin unutulduğuna dair anksiyete bozukluğu. İşin süresinin kaçıp kaçmadığını kontrol etmek için kalkıp hafta sonu ya da gece yarısı ofise giden meslektaşlar biliyorum.

Disiplin, özen, sorumluluk ve zaman yönetimi yaptığımız her işte, günlük hayatta, yemek yaparken, enstrüman çalarken, arkadaş görüşmelerinde… Her yerde var ve olmalı. Aslına bakarsanız bu olmayınca işi iyi yapma ve özenli olmak ihtiyacı doğmuyor. Sorumluluğun olduğu her yerde biraz stres vardır. Bunun dozunu ayarlamak bizim elimizde.

Bu konuda daha stajyer avukatken tanıştığım ve meslekte gerçekten çok işime yarayan kendimin de önemsediği ve meslekte tavsiye ettiğim Tarkan KARABEL’ in birkaç tavsiyesini paylaşmak istiyorum:

 İşte size zaman yönetimi taktikleri:

1. Bir sporcu gibi yaşayın. Erken yatın, sabahları da erken kalkın. Mesaiye saat 8.00’de başlayan zaman yönetiminde avantajlı duruma gelir

2. Güne yapılacaklar listesiyle başlayın

3. E-postalara günün sadece belli zamanlarında bakın

4. Tek bir işe odaklanın, aynı anda birden çok işi yapmayın

5. Telefon görüşmelerini üç dakika ile sınırlayın

6. Gelen aramaları aciliyet ve önem durumlarına göre sınıflandırın. Aciliyeti düşük işleri sonraya erteleyin

7. İş odağınızı bozacak araya giren muhtelif işlere hayır demeye başlayın

8. Akşam eve giderken masanızı toplayın. Bu şekilde ertesi güne tertemiz bir masayla çalışmaya başlarsınız

9. Mümkün olduğunca işleri başkalarına delege edin ve başkalarının zaman kaldıracını kullanın

10. Her görüşme ve toplantınıza bir zaman çerçevesi belirleyin ve buna sadık kalın

11. Yataktan kalktığınız ilk 2 saat altın değerindedir. Çünkü kavramsal düşünme gücü zirveye ulaşır. Esnek çalışma imkanı varsa, dilekçelerinizi, raporlarınızı, bu iki saatte verimli bir şekilde yapın

12. Rutin ama şık bir kıyafet tarzı belirleyin. Böylece her sabah ne giyeceğinizi düşünmek için enerji ve vakit harcamazsınız.

#zamanyönetimi #avukatlıkvezaman #avukatlıkdisiplin #avukatlıksorumluluk #avukatzanasahin #avzanaşahin #avukatzanaşahin #hukuk #dava #mahkeme #avukat #gençavukatlar #kendibüromuaçmak #avukatolmak #nasılavukatlıkyapılır #avukatatavsiyeler

KAZA SONRASI GÜVENCENİZ OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ?

Bu Güvence Nedir?

GÜVENCE HESABI NEDİR

Güvence Hesabı, kapsamında bulunan zorunlu sigortaların sağladığı teminatlara ilişkin bedeni olarak (sakatlık ve ölüm) zarar görenlere kaza sonrasında sakat kalma halinde sakatlık tazminatı, ölüm halinde ise ölenin desteğinden yoksun kalanlara destekten yoksun kalma tazminatı ödemektedir.

2918 Sayıla Karayolları Trafik Kanununun 85 inci maddesinde bir aracın işletilmesi sırasında meydana gelecek bedeni ve maddi zararlardan motorlu aracına işleteninin ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin doğan zararlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı açıklanmıştır. İşletenlerin bu sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu tutulmuştur. İşletenlerin bu sigortayı yaptırmamaları halinde, kişiye gelen bedeni zararların 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü madde gereği kurulmuş olan Güvence Hesabı’ndan karşılanacağı hükme bağlanmıştır. 

Güvence Hesabı, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30 uncu maddesi uyarınca kurulan Sigorta Tahkim Komisyonu üyesidir. Güvence Hesabı’na yapılan tazminat başvurularının tamamen veya kısmen karşılanmaması durumunda, hak sahiplerinin tazminat alacakları için Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurmaları mümkündür. Başvuru ve öğrenmek istediğiniz diğer konular için www.sigortatahkim.org.tr adresinden detaylı bilgi alabilirsiniz.

Tedavi Giderleri; 25.02.2011 tarih 27857 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 Sayılı Kanun gereği, bu Kanunun yayımlanma tarihinden öncesinde veya sonrasında meydana gelen trafik kazaları için verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanacağı kararlaştırılmıştır. 

Trafik kazası geçiren kişilerin yolcu veya sürücü, kusurlu veya kusursuz, sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın kazadan kaynaklanan tedavi hizmet bedellerinin tamamının SGK tarafından karşılanacağı hüküm altına alınmıştır. 

SGK yapacağı bu ödemeler için, trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalar üzerinden sigorta şirketlerince yazılan primlerin %15’ini aşmamak üzere münhasıran tedavi giderleri teminatı karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca maktu veya nispi olarak belirlenecek tutarların tamamını sigorta şirketlerinden ve 5684 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde belirlenen durumlar için de Güvence Hesabından katkı payı alması kararlaştırılmıştır.

Güvence Kapsamı :

  • Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar,
  • Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar,
  • Zorunlu sigorta teminat limitleri ile sigorta poliçesinde belirtilen teminat arasındaki fark kadar ödenecek bedensel tazminat tutarları,
  • Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde (Güvence Hesabı kapsamında kalan Zorunlu Sigortalar ile sınırlı olarak) ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar
  • Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada,13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar.
  • Ayrıca Hesaba, Yeşil Kart Sigortası kapsamında Türkiye sınırları içinde meydana gelen zararlardan dolayı Büroca tekemmül ettirilen hasar dosyalarının tazminat ödemesi için Büro tarafından da başvurulabilir.

Güvence Hesabı Kapsamındaki Sigortalar

  1. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası)
  2. Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası
    (6704 Sayılı Kanun gereği 26.04.2016 itibari ile yürürlükten kaldırılmıştır.)
  3. Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası
  4. Tüpgaz Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
  5. Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
  6. Maden Çalışanları Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası

Av. Zana ŞAHİN

KANUN YARARINA BOZMA

KANUN YARARINA BOZMA(CMK md.309)

Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 309-310. maddeleri uyarınca “kanun yararına bozma” “olağanüstü bir kanun yoludur”. 

Kanun yararına bozma, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen, ancak hukuka aykırılıklar bulunan karar ve hükümlerin bozulması istemiyle Adalet Bakanlığı tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ na başvurulmalıdır (CMK md.309/1).

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bazı hallerde kendiliğinden de hukuka aykırı bir kararın ya da hükmün Yargıtayca bozulmasını talep edebilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtay’ın ilgili ceza dairesine verir.  Yargıtay’ın ceza dairesi, ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü bozar. 

KANUN YARARINA BOZMA BAŞVURUSU NASIL YAPILIR

Cumhuriyet savcısı, sanık, hakim, mahkeme, şikayetçi veya müdahil olarak katılan kişiler kanun yararına bozma taleplerini adalet bakanlığına başvurarak yapabilirler.Adalet Bakanlığı, yargılamaya daha önce katılan kişilerin bu talebiyle veya talebin içerdiği hukuki görüşlerle bağlı değildir.

Tamam hemen hemen herkes başvuru yapabiliyor ama başvuru yapmadan önce açıkça itirazınızın nedenlerini ve en önemlisi itiraza neden olan hukuka aykırılık hususunu açıkça belirtmelisiniz. Adalet bakanlığı haliyle her başvuruda harekete geçecek değil. Bunun için gerekçeleriniz oldukça somut ve net olması gerekmektedir.

 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın re’sen kanun yararına bozmaya başvurması, kanunda aksi yönde bir düzenleme olmadığından, söz konusu olağanüstü kanun yoluna başvurmakta esas yetkili makam olan Adalet Bakanlığı’nın bu yetkiyi kullanmasına engel teşkil etmez. Ancak Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozma yoluna başvurulduğunda bu yetki CMK’nun 310/2. maddesi gereği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kullanılamaz. 

Aleyhine kanun yararına bozma başvurusu yapılacak olan karar veya hüküm, hem maddi hukuka hem de usul hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklar içerebilir. Her iki hukuka aykırılık halinde de kanun yararına bozma kanun yoluna gidilebilir. Kanun yararına bozma, Adalet Bakanlığı’na hitaben bir kanun yararına bozma dilekçesi verilerek talep edilir. Kanun yararına bozma dilekçesinin yargılamanın yapıldığı mahkeme veya savcılık aracılığıyla verilmesinde fayda vardır.

KANUN YARARINA BOZMAYA KONU OLABİLECEK MAHKEME KARARLARI

Kanun yararına bozma da dosyanın temyiz yada istinafa gidip gitmemesi

Dosyamızla ilgili mahkeme kararına verdi, dosyamız istinafa yada temyize gitmedi. Bu dosya hakkında kanun yararına gitmesinde hiçbir sakınca yoktur. Buna engel bir husus bulunmamaktadır. Hatta istinafa giden ancak temyiz edilmemiş kararlar için dahi kanun yararına bozma yolu açıktır.

Ağır Ceza Mahkemesinin kararları

Ağır ceza mahkemesi infaz hakimliği tarafından verilen cezalara itiraz edilmesi üzerine verdiği kesin nitelikte ki kararın aleyhine de kanun yararına bozmaya gidilebilir. Yani infaz hakimliğinin karara itirazı direk olarak reddetmesi kararın bozulmayacağı anlamına gelmemektedir.

Cumhuriyet Savcısının iddianamenin iadesine itirazı

Cumhuriyet savcısı bir soruşturma yürütmüş ve Kvok (kovuşturmasına yer olmadığına dair karar) verir. Sizde davanızın kapanmasına itiraz için sulh ceza hakimliğine başvurdunuz. Sulh ceza mahkemesi de itirazınızı reddetti. Bu durumda yine kanun yararına bozma yoluna gidilebilir. Bir soruşturma da savcının da gözünden kaçırdığı bazı hususlar elbette olabilir.

İddianamenin reddine dair itirazın reddedilmesi

Evet tekerleme gibi oldu ama biraz açalım. Savcı bir soruşturma hazırladı ve bunu iddianame yazarak hakimliğe gönderdi. Hakimlik ise bir nedenden dolayı iddianameyi tekrar iade etti. Bunun üzerine savcı dosyasının iade edilmesi hususunda tekrar bir itirazda bulundu. İtirazı değerlendiren mahkeme savcının itirazını uygun görmeyerek ret etti. Bu ret kararı üzerinden kanun yararına bozma kararı verilebilir.

Yetkisizlik kararının kaldırılması kararının reddine itirazın reddedilmesi

Bir dosya hakkında yetkisizlik kararı verildi ve bu karar itiraz edildi yine itiraz kabul görmeyerek ret aldı yine imdada kanun yararına bozma uygulaması giriyor.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları aleyhine de yine kanun yararına bozmaya gidilebilir.

İcra Ceza Mahkemesi kararları

İcra ceza mahkemesi kararları aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilebilir. Bir tek şart ile istinaf ya da temyize gidilmemek şartıyla.

Yargılamanın yenilenmesi kararına itirazın reddi

Yargılamanın yenilenmesi kararına itiraz ettiniz ancak yerel mahkemeler kesin hükmünde karar verdi ve itirazınızı reddetti. Bu ret kararı ile ilgilide kanun yararına bozma kararı verilebilir.

HANGİ KARARLARA KARŞI KANUN YARARINA BOZMA BAŞVURUSU YAPILAMAZ

Kanun yararına bozma işlemi ile ilgili olarak en önemli husus hukuka aykırı bir durumun olması. Yukarıda tek tek izah ettiğim hususlarda ortak nokta eminim bir çoğunuzun dikkatinden kaçmamıştır. 

Kanun yoluna gidilecek tüm hususlarda mahkeme ve hakim kararı bulunmakta. Bu nedenle savcıların verdiği kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile ilgili kanun yararına bozma yoluna gidilemez. 

Hakimlerin takdir kapsamına giren kararlarda kanun yararına bozma işlemine gidilemez.

Hakimin takdirini yerinde kullanıp kullanmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemez.

KANUN YARARINA BOZMA KARARININ İNFAZA ETKİSİ 

Kanun yararına bozma, olağanüstü bir kanun yoludur. Bu nedenle, kanun yararına bozma kararı, kesinleşmiş hükmün infazını kendiliğinden infazı durdurmaz. İnfazın durdurulması isteniyorsa ilgili mahkemeden ayrıca talepte bulunulması gerekir.

İnfazın durdurulması talebi hem kanun yararına bozma istemini inceleyen Yargıtay ceza dairesinden hem de dosyanın gönderildiği yerel mahkemeden istenebilir. Kanun yararına bozma yoluyla verilen kararlar, infaz süresi açısından hükümlü aleyhine uygulanamaz.

KANUN YARARINA BOZMADA ZAMANAŞIMI

Kanun yararına bozma, kesinleşen ceza mahkemesi kararlarına karşı gidilen olağanüstü bir kanun yolu olduğundan, kanun yararına bozma isteminin Yargıtay tarafından kabul edilmesinden sonra yapılacak yargılama sırasında dava zamanaşımı hükümleri uygulanamaz. Kesinleşen hükmün Yargıtay tarafından yasa yararına bozulmuş olması, sanığın hükümlü sıfatı almasını etkilemez; bu nedenle kanun yararına bozma talebinin kabulü üzerine yapılan yargılamada hükümlü hakkında dava zamanaşımı şartlarının değil, ceza zamanaşımı şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilebilir (Yargıtay 2. CD – Karar: 2014/19694).

KANUN YARARINA BOZMA SÜRECİ

Bu süreç yukarıda bahsettiğim aşamalardan geçtiği için net bir tarih vermem olanaksızdır. Adalet bakanlığının talebini Yargıtay’ın değerlendirmesi haliyle biraz zaman alacaktır. Bu husus birazda kurumların yoğunluğu ile doğru orantılıdır.

AV. ZANA ŞAHİN

KANUN YARARINA BOZMA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

Ofisimiz bünyesinde bulunan trafik cezasına itiraz konusunu içeren ve itiraz talebinin esastan reddedilmesi üzerine müvekkil adına yazmış olduğum kanun yararına bozma dilekçemi içermektedir.

Sayfamdan Kanun Yararına Bozma kanun yoluna ilişkin bilinmesi gerekenleri yazmış olduğum yazıma da ulaşabilirsiniz.

ADALET BAKANLIĞI CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE

Gönderilmek Üzere

KÜÇÜKÇEKMECE …… SULH CEZA HAKİMLİĞİNE

DOSYA NO : ………… Değişik İş

KANUN YARARINA BOZMA

İSTEMİNDE BULUNAN : ………..(TC……..)

ADRESİ : ……………. 

DAVA KONUSU : Küçükçekmece ………….. Sulh Ceza Hakimliği’ nin ………… D. İş ………….. Tarihli, İstanbul Fahri Trafik Müfettişliği’ nin ……….. Tarih,MA Seri No, ………… Sıra No’lu trafik tutanağında verilmiş olan idari para cezasının iptali için yapmış olduğum itiraz başvurusunun kesin olarak esastan reddi kararının CMK Madde 309 gereğince Kanun Yararına Bozulması istemidir.

İZAHI :

………….. tescil plakasına kayıtlı hususi otomobilimin; Karayolları Trafik Kanunu’ nun 46/2-F maddesi hükmüne istinaden “Trafik kazası, arıza hâlleri, acil yardım, kurtarma, kar mücadelesi, kaza incelemesi, genel güvenlik ve asayişin sağlanması gibi durumlar dışında emniyet şeritlerini ve banketleri kullanmamak,suçunun işlendiği gerekçesiyle gıyabımda kesilen ve ekte sunulan 17.10.2019 tarihli, toplam 1002 TL. bedelli trafik cezası tutanağı düzenlenip,15/11/2019 tarihinde tarafıma tebliğ edilmiştir.

Tarafımca bu idari para cezasının iptal edilmesi için 19/11/2019 tarihinde Küçükçekmece Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine başvurulmuştur. İdari para cezasının iptali başvurum ………… tarihinde Küçükçekmece …….. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu’ nun 28/8-a maddesi gereğince  esastan reddedilmiştir.

1- 5326 Sayılı Kabahatler Kanununun 28/3 ve 28/4 maddesinde: (3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir. Başvuru konusu idarî yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneği, cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme, işlem dosyasının aslını da ilgili kamu kurum ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak verilir.

(4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder… hükmü amirdir. Mahkemenin karar tutanağında da bahsettiği üzere ilgili kurumdan yani İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Ve Şube Müdürlüğünden gelen cevap dilekçesi, belge ve evraklar hiçbir şekilde tarafıma tebliğ edilmemiştir.

2-  5326 Sayılı Kabahatler Kanununun İdarî yaptırım kararı başlıklı Madde 25/1-c (1) İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanakta; … c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller açık bir şekilde yazılır denir. 

Tarafıma tebliğ edilmiş olan tutanakta hiçbir şekilde delil belirtilmemiş olup ek olarak ne fotoğraf  ne mobese görüntüsü ne de video kayıtları yer almaktadır.Mahkeme kararını kurumdan gelen evraklara ve cevap dilekçesine göre vermiştir.

Anayasa’nın Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesinde: “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmü amirdir. 

Karar tutanağına bahse konu evraklar tarafıma tebliğ edilmiş olan tutanakta belirtilmemiş(ek gönderilmemiştir) olması sebebiyle yapmış olduğum itiraz dilekçemde de buna karşı itiraz yapılamamıştır. Anayasa’dan kaynaklanan hak arama hürriyetim engellenmiş olup mahkemece adil bir yargılanma sağlanamamıştır.

3- Hukukumuzun genel ilkelerinden biri hakimin takdir yetkisine sahip olmasıdır. Hakim takdir yetkisini kullanırken, hukuka uygun karar vermeli, vardığı sonuç hukuk düzenin geneline aykırı olmamalı, hakkaniyete uygun karar vermeli, menfaatler durumunu, hükmün amacını ve somut olayın tüm özelliklerini göz önünde bulundurarak adil bir sonuca ulaşmalıdır.

Söz konusu olayda ve hakim tarafından verilmiş kararda hakim sadece İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme ve Şube Müdürlüğünden gelen belge ve evraklara dayanmıştır. Verilen kararda somut olayın özellikleri ve menfaatler durumu gözetilmeden karar verilmiştir.

4- Adil yargılanma hakkının unsurlarından bir diğeri olan silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usuli haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelmektedir. Ceza davalarının yanı sıra medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin hukuk davaları ve idari davalarda da bu ilkeye uyulması gerekmektedir. (B.No: 2013/1134, 16.05.2013, § 32)

“Hakkaniyete uygun yargılama”nın temel unsuru ise yargılamanın “çelişmeli” olması ve taraflar arasında “silahların eşitliği”nin sağlanmasıdır. (Rowe ve Davis/Birleşik Krallık [BD], B. No: 28901/95, 16.02.2000, § 60) Adil yargılanma hakkının unsurlarından olan çelişmeli yargılama ilkesi, taraflara dava malzemesi hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını ve bu nedenle tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmasını gerektirmektedir. Bu anlamda, tarafların dinlenilmemesi, delillere karşı çıkma imkanı verilmemesi, yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hale gelmesine neden olabilecektir. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılanma hakkı, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkanı vermektedir. (AYM B. No: 2014/12348)

Söz konusu kararardan anlaşılacağı üzere Adil Hakkının ilkelerinden biri olan Sİlahların Eşitliği İlkesi ; tarafların eşit  şart ve koşullara tabi olmasını savunur ve Çelişmeli Yargılama İlkesi; tarafların dava malzemesi hakkında bilgi sahibi olma ve delillere karşı çıkma imkanı verilmesinden bahseder. tarafıma hiçbir suretle delil gönderilmemiş olup, cevap dilekçesi de tebliğ yapılmamıştır. Söz konusu karar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ ne aykırılık teşkil etmektedir.

NETİCE VE TALEP : Yukarıda arz ve izah ettiğim nedenlerle, Küçükçekmece … Sulh Ceza Hakimliği’ nin …… D. İş 15/01/2020 Tarihli, İstanbul Fahri Trafik Müfettişliği’ nin …….. Tarih, MA Seri No,………Sıra No’lu trafik tutanığında verilmiş olan idari para cezasının iptali için yapmış olduğum itiraz başvurusunun kesin olarak esastan reddi kararının CMK Madde 309 gereğince Kanun Yararına Bozulmasını talep ederim. Tarih

KANUN YARARINA BOZMA

İSTEMİNDE BULUNAN

……..

EK:

1- İtiraza konu İstanbul Fahri Trafik Müfettişliği’ nin 17.10.2019 Tarih, MA Seri No,  ……..Sıra No’lu trafik idari para cezası karar tutanağı

2- Nüfus cüzdanı, ehliyet ve ruhsat sureti.

3- Küçükçekmece ……. Sulh Ceza Hakimliği Kararı

AVUKAT ZANA ŞAHİN

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI (İZALE-İ ŞUYU)

İzale-i Şuyu veya ortaklığın giderilmesi davası, paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz malda ortaklar arasındaki paydaşlığa son vererek kişisel mülkiyete geçişi sağlayan, davanın tüm tarafları için benzer sonuçlar doğuran bir dava türüdür.

Ortaklığın giderilmesi davası, paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda ortaklar arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran inşai davadır

  • Ortaklığın giderilmesi davası, menkul veya gayrimenkule ortak olan tüm paydaşlara karşı açılır. Herhangi bir paydaş taşınır veya taşınmaz maldaki ortaklığa son verilerek ortaklığın bitirilmesini talep edebilir. Paydaşlar, kendi aralarında malı nasıl pay edeceklerine dair bir anlaşma yaparak ortaklığa son verebilirler. Anlaşma yoluyla ortaklık sonlandırılamaz ise, paydaşlardan biri diğer tüm paydaşlar aleyhine izale-i şuyu davası açarak dava yoluyla ortaklığın giderilmesini isteyebilir.
  • Tüm paydaşların ortaklığın giderilmesi davasında yer alması zorunludur. Paydaşlardan birinin ölümü halinde mirasçılık belgesinde ismi geçen tüm mirasçıların davaya dahil edilmesi gerekir. Tüm ortaklar davaya dahil edilmeden davanın sonuçlandırılması mümkün değildir.
  • İzale-i şuyu davasında davanın kazananı veya kaybedeni olmaz, davanın tarafı olan herkes davadan aynı şekilde etkilenir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Görevli Ve Yetkili Mahkeme

Ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davasında yetkili mahkeme taşınmaz malın bulunduğu yer mahkemesidir. Görevli mahkeme ise Sulh Hukuk Mahkemesi’dir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Yetkili Mahkeme

Birlikte mülkiyete konu olan taşınır veya taşınmaz eşyanın tereke ile ilgili olması halinde kesin yetkili mahkeme, “ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi”dir. Dava konusunun taşınmaz eşyanın tereke ile ilgili olmaması halinde kesin yetkili mahkeme, “taşınmaz eşyanın bulunduğu yer mahkemesi”dir.

  • Bahse konu durum ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 24.11.1965 tarihli, 685/428 sayılı kararında “Terekedeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davasını (TMK m. 644; eski MK m.584/a) da 11inci madde kapsamında görmeyerek, yetkinin 12nci (HUMK 13üncü)madde hükmüne göre belirlenmesi” görüşünde olduğunu belirtmiştir.
  • Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 30.12.1954 tarihli, E.6938 K.6153 sayılı kararında ise durum “Miras bırakanın terekesiyle ilgili olarak ortaklığın giderilmesi davalarına o kimsenin son ikametgah mahkemesinde bakılması gerekir.” şeklinde ifade edilmiştir.
  • Dava konusu eşyanın taşınır eşya olması haline yetkili mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun 5. ve devamı maddelerinde gösterilen yetki kurallarına göre tayin edilir.

Ortaklığın Giderilmesinde Davasında Paylaşma Biçimleri

Ortaklığın giderilmesi davasında her ne kadar asıl olan aynen taksim olsa da HMK gereği hakim taleple bağlıdır.

  • Taraflar ortaklığın aynen taksim yoluyla giderilmesini talep etmediği takdirde hakimin bu yönde karar vermesi mümkün değildir. Bu itibarla davacının ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesini istemesi durumunda davalının buna itiraz ederek ortaklığın satış yoluyla giderilmesini istemesi mümkündür.
  • Keza davacının ortaklığın satış suretiyle giderilmesini istemesi durumunda davalının ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesini talep etmesi de mümkündür. Davalının da talebinin değerlendirilmesi gerektiği, ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında “Ortaklığın giderilmesi davasında, davacının yalnız satış yoluyla ortaklığın giderilmesini istemesine karşın, davalının aynen taksim istemesi ve bunun koşullarının da bulunması durumunda mahkemece, taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilebilir.” şeklinde ifade edilmiştir.
  • Nihayetinde ortaklığın giderilmesi davasında taraflardan her ikisinin de bulunabileceği talepler:  

1-Ortaklığın aynen taksim yoluyla giderilmesini istemek,

     1.a Ortaklığın kat mülkiyeti kurulması yoluyla giderilmesini istemek

2-Ortaklığın satış yoluyla giderilmesini istemek,

şeklindedir.

1- Ortaklığın Aynen Taksim Yoluyla Giderilmesi

  • İzale-i şuyu davasının tarafları malı nasıl bölüştüreceklerine anlaşarak dava sırasında bu antlaşmayı hakime bildirebilirler. Hakim bu antlaşma doğrultusunda ortaklığın giderilmesine karar verebilir. Taraflar malın paylaşılması konusunda anlaşmazlarsa maldaki ortaklığın ya satış suretiyle ya da aynen taksim yoluyla giderilmesi gerekir.
  • Taşınmaz mallarda aynen taksim yolu ile ortaklığın giderilmesi, taşınmazın parsellere ayrılması anlamına gelen ifraz işlemi sonucunda gerçekleşecektir.
  • Dava konusunu oluşturan taşınmazların birden fazla olması durumunda aynen taksimin mümkün olup olmadığının her bir taşınmaz için ayrı ayrı araştırılması gerekir.
  • Paydaşlar arasında anlaşma sağlanamadıkça bir kısım paydaşların payı paylaşma dışı bırakılarak ortaklığın giderilmesi kararı verilemez.
  • Ortaklığın giderilmesi davasında hakimin aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesi kararı verebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı, imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığını araştırması gerekir. Burada yapılan keşifler büyük önem taşımaktadır.
  • Keza paydaşlar rıza göstermedikçe taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.
  • Aynen taksimin mümkün olması durumunda, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır.
  • Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez. Taşınmazın hukuki açıdan ifrazı mümkün olmalıdır
  • Aynen taksim halinde teknik bilirkişiye ifraz projesi düzenlettirilmeli, bu projeye göre aynen taksimin 3194 sayılı İmar Kanunu ve Yönetmeliği uyarınca mümkün olup olmadığı onay makamına sorulmalıdır
  • Yargıtay 6. HD., 05.04.2010, E. 2009/11775, K. 2010/3836 kararına göre: ‘’ Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise belediyeden, belediye dışında ise İl İdare Kurulundan 3194 sayılı İmar Kanunu ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur.’’
  • Dava konusu mal, aynen taksim halinde değer kaybına uğrayacaksa ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesi mümkün olmayacaktır. Türk Medeni Kanunu’nun 699. maddesinde “Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yoksa açık artırmayla satışa hükmolunur.” denilerek ifade edilmiştir.
  • Dava konusunun taşınmaz eşya olması durumunda kararın kesinleşmesiyle mülkiyet hakkını kazanan tarafların söz konusu taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunabilmeleri tapu tescilinin sağlanması ile mümkün olur.
  • Ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesine karar verildiği takdirde dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan irtifak hakkı, intifa hakkı veya şerh edilmiş şahsi haklar paylaşılan kısma intikal eder.

1.a Ortaklığın Kat Mülkiyeti Kurularak Giderilmesi

Ortaklığın giderilmesi davasına konu olan taşınmaz üzerinde tamamlanmış bir bina olduğu takdirde hakim kat mülkiyeti kurularak ortaklığın giderilmesine karar verebilir.

  • Eğer taşınmaz malda kat mülkiyeti kurmak mümkünse, hakim kat mülkiyeti kurulup kurulamayacağını çok iyi araştırmalıdır. Kat mülkiyetinin kurulması mümkün olan bir taşınmaz malda satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilemez.
  • Dava açıldıktan sonra da ortak maliklerden birinin ortaklığın kat mülkiyeti kurulması suretiyle giderilmesini talep etmesi halinde hakim paydaşlığın kat mülkiyeti kurularak giderilmesine karar verebilir.
  • Ortaklığın kat mülkiyeti kurularak giderilmesi halinde ortaklara tahsis edilen bağımsız bölümler arasında değer farkı söz konusu olursa denkleştirme (ivaz) paylara para eklenerek sağlanır.
  • Ortaklığın kat mülkiyeti kurulması yoluyla giderilebileceği, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 2008/11693 E., 2008/12703 K. Sayılı kararında “Kat Mülkiyeti Yasasının 10. maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre kat mülkiyetine konu olmaya elverişli bir taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesi davasında ortak maliklerinden birinin paylaşmanın aynen (kat mülkiyeti kurulması ve bağımsız bölümlerin özgülenmesi yoluyla) yapılmasını istemesi durumunda hakim, o taşınmazın mülkiyetinin 12. maddede yazılı belgelere dayanılarak kat mülkiyetine çevrilmesine ve paylar denkleştirilmek suretiyle bağımsız bölümlerin ortaklara ayrı ayrı özgülenmesine karar vermelidir.” şeklinde ifade edilmiştir.

2- Ortaklığın Satış Yoluyla Giderilmesi

Türk Medeni Kanunu’nun 699. Maddesine göre ortaklık, malın pazarlık veya artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi suretiyle giderilebilir.

  • Ortaklığın giderilmesi davasında davacı ortaklığın satış yoluyla giderilmesini istemiş ve davalılar da bu talebe itiraz etmemişlerse hakim, ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verecektir.
  • Satış işleminin sadece paydaşlar arasında gerçekleşmesi bütün paydaşların buna rıza göstermesine bağlıdır. Tüm paydaşlar söz konusu rızayı gösterdikleri takdirde mahkeme, satışın paydaşlar arasında yapılacağına karar vermek zorundadır.
  • Satış suretiyle paylaşma halinde dava konusu eşya/eşyalar satışa çıkarılır. Satış sonunda elde edilen para, payları oranında paydaşlara dağıtılır.
  • Mahkeme, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verdiği takdirde ayrıca bir satış memuru tayin eder.
  • Satış memuru, satış işlemini İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre gerçekleştirir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Muhdesatın Aidiyeti Konusunda Çekişme

Ortaklığın giderilmesi davasının konusu taşınmazda bulunan bina, ağaç, tesis gibi bütünleyici parçalar üzerinde mülkiyetin kime ait olduğu hususunda ortaklar arasında tartışma konusu ise, bu uyuşmazlığın ayrı bir dava açılmak suretiyle giderilmesi gerekir.

  • Uygulamada bu davalar ‘’Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası’’ denilmektedir. Bu davanın açılması halinde, izale-i şuyu davası yargılamasında, muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının sonuçlanması beklenir. Çünkü, taşınmazda yer alan bütünleyici parçalar üzerindeki mülkiyet hakkını tespit edildikten sonra ortaklığın bütünleyici parçalar da dahil edilerek giderilmesi gerekir.

Davanın Özellikleri

Davacı davadan feragat etse bile, davalılardan biri davaya devam etmek isterse mahkemece davaya devam edilerek esas hakkında karar vermesi gerekir.

  • Ortaklığın giderilmesi davası iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran dava olup, davacı ve davalı benzer haklara sahiptir.
  • İki taraflı bir dava olmasının sonucu olarak: İzale-i şuyu davasında davanın kazananı veya kaybedeni olmaz, davanın tarafı olan herkes davadan aynı şekilde etkilenir.
  • Ortaklığın giderilmesi davası matbu harca tabi bir davadır. Her ne kadar davayı açan paydaş dava harcını ve mahkeme giderlerini davanın başında ödemek zorunda kalsa da davanın sonunda mahkeme giderleri ve avukatlık ücretleri payları oranında taraflara yükletilir.

AV.ZANA ŞAHİN

SABIKA KAYDINI/ADLİ SİCİL KAYDINI SİLDİRME

Adli Sicil Kaydı Nedir?

Hakkında Türk mahkemeleri veya yabancı ülke mahkemeleri tarafından kesinleşmiş ve Türk Hukukuna göre tanınan mahkûmiyet kararı bulunan Türk vatandaşları ile Türkiye’de suç işlemiş olan yabancıların kayıtları da dahil tüm adlî sicil bilgileri; mahallinde bilgisayar ortamına aktarılmasını takiben, Adalet Bakanlığı Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğündeki Merkezî Adlî Sicilde tutulur.

Adli sicil kaydı (Sabıka) ve arşiv bilgilerinin oluşturulması, saklanması, ilgililere verilmesi ve silinmesi hususları Adli Sicil Yönetmeliğinde düzenlenmiştir.

Bilindiği gibi, herhangi bir suçtan ceza almış ve bu cezası kesinleşmiş kişilerin, cezaları adli sicil kaydına işlenir. Adli sicil kaydı, vatandaşın devlet nezdinde tutulan suç kaydı olarak tarif edilebilir. Adli sicil kaydına halk dilinde sabıka kaydı da denilmektedir. Ceza ile ilgili sorumluluklar ve yükümlülükler yerine getirildikten sonra da bu cezaların adli sicil kaydından silinmesi gerekmektedir. Aksi takdirde özellikle özel ve kamu alanındaki işe girişlerde bu husus engel teşkil etmektedir.

Hangi bilgiler adli sicil kaydına işlenir? 

1- Hapis cezasına mahkumiyet kararları adli sicil kaydına işlenir. Hapis cezası nedeniyle kişi cezaevine konulduktan belli bir müddet sonra şartlı/koşullu salıverilmişse, koşullu salıverilme (tahliye) kararı da adli sicil kaydına işlenir. Koşullu salıverilmede denetim süresinin uzatılmasına ve koşullu salıverilme kararının geri alınmasına dair karar da adli sicil kaydına işlenir.

2- Kişi mahkum olduğu hapis cezasının infazını tamamlamışsa, hapis cezasının infazının tamamlandığına dair bilgi de adli sicil kaydında yer alır.

3- Hapis cezası ertelenmişse, cezanın ertelendiğine dair bilgi ile birlikte kişinin tabi bulunduğu denetim süresi de yer almalıdır. Ayrıca denetim süresinin yükümlülükler uygun ve iyi halli olarak geçirilmesi halinde cezanın infaz edilmiş sayılacağı hususu da adli sicil kaydına işlenir. Eğer ertelenen hapis cezası, denetim süresinin yükümlülüklerine uyulmadığı için cezanın infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmişse bu karar da adli sicil kaydına yazılır.

4- Adli Para Cezası mahkumiyet hükmü ile ilgili bilgiler de adli sicil kaydına işlenir. Adli para cezası ödenmişse ödenmek suretiyle infaz edildiği hususu, adli para cezası ödenmemişse tazyik hapsi suretiyle kısmen veya tamamen infaz edildiği hususu adli sicil kaydına işlenir.

5- Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırıma mahkumiyet halinde buna dair karar adli sicil kaydında yer alır.

6- Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaya dair istisnai bir hal veya mahkûmiyet hükmüyle bağlantılı olarak verilen, belli bir hak ve yetkinin kullanılmasının veya belli bir meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin karar da adli sicil kaydına işlenir.

7- Türk vatandaşı hakkında yabancı mahkemeden verilmiş ve kesinleşmiş olan mahkûmiyet kararının Türk hukuku bakımından doğurduğu hak yoksunluklarına ilişkin olarak Cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkemece verilen karar adli sicil kaydına işlenir.

8- Ceza mahkûmiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veya etkin pişmanlık dolayısıyla verilen karar adli sicil kaydına işlenir.

9- Ceza zamanaşımının dolduğunun tespitine ilişkin karar adli sicil kaydına işlenir.

10- Genel veya özel affa ilişkin kanun; özel affa ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararı adli sicil kaydına işlenir.

11- Askerî Ceza Kanununa göre verilmiş mahkûmiyet kararlarındaki ferî cezalar adli sicil kaydına işlenir

Adli Sicil Kaydı Bilgileri Kimlere Verilebilir?

Adli sicil bilgileri, merkezi adli sicilde Genel Müdürlükçe; mahalli adli sicillerde Cumhuriyet başsavcılıklarınca; kaymakamlıklar; yurtdışında elçilik ve konsolosluklarca verilir.

Adli sicil bilgileri, kullanılış bilgileri, kullanılış amacı ve verileceği merci belirtilmek suretiyle; ilgili kişiye veya vekaletnamede açıkça belirtilmek koşuluyla 

  • Vekiline,
  • Kamu kurum ve kuruluşlarına,
  • Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına verilebilir.

Taleplerin yazılı olarak yapılması sırasında, adli sicil bilgisinin niçin istendiğinin belirtilmesi ve nüfus kimlik bilgilerini içeren belgenin dilekçeye eklenmesi gerekir. Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarınca da kimlik bilgilerinin tereddüde yer vermeyecek şekilde bildirilmesi zorunludur.

Yabancı devletler tarafından istenilen adli sicil bilgileri taraf olduğumuz ikili-çok taraflı sözleşmeler uyarınca, sözleşme olmayan-ülkeler için de karşılıklılık esaslarına göre verilir.

Adli Sicil Kaydı Nasıl Silinir?

Adli sicildeki bilgiler;

  • Cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması,
  • Ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veya etkin pişmanlık
  • Ceza zamanaşımının dolması
  • Genel af

Ceza zamanaşımının dolmasına ilişkin bildirme fişinin Genel Müdürlükteki merkezi sisteme girilerek güncellenmesini müteakip

Adli Sicil Ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından silinerek arşiv kaydına alınır.

Genel af halinde silme işlemi Genel Müdürlükçe re’sen yapılarak kayıtlar arşive alınır.

İlgilinin ölümü halinde, kişinin ölümünü tesvik eden resmi belgenin Genel Müdürlüğe ulaşmasını müteakip adlî sicil kaydı tamamen silinir.

Ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ölüm bilgileri ise nüfus-kayıt bilgileriyle birlikte en geç üç-gün içinde ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarınca Genel Müdürlüğe bildirilir.

Türk vatandaşları hakkında yabancı mahkemelerce verilmiş olup adli sicile kaydedilen hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûmiyet hükümleri, kesinleştiği tarihten itibaren mahkûmiyet kararında belirtilen sürenin geçmesiyle, Genel Müdürlükçe adlî sicil kayıtlarından çıkartılarak arşiv kaydına alınır. Adli para cezasına mahkûmiyet hükümleri ile cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler, adli sicil kaydı sistemine alınmadan doğrudan arşive kaydedilir.

Adli Sicil ve Arşiv Bilgilerinin Silinmesi

Arşiv kayıtları;

a) İlgilinin ölümü üzerine,

b) Anayasanın 76.maddesi ile TCK dışındaki kanunlarda bir hak-yoksunluğuna neden olan mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren;

Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşuluyla onbeş yıl geçmesiyle,

Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşulu aranmaksızın otuz yıl geçmesiyle,

Diğer mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren beş yıl geçmesiyle,

c) Fiilin kanunla suç olmaktan çıkarılması hâlinde, bu suçtan mahkûmiyete ilişkin adli sicil kaydı ve arşiv kayıtları, talep aranmaksızın,

d) Kanun yararına bozma veya yargılamanın yenilenmesi sonucunda verilen beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının kesinleşmesi hâlinde, önceki mahkûmiyet kararına ilişkin adli sicil kaydı ve arşiv kaydı,

Genel Müdürlükçe tamamen silinir.

Adli sicil kaydının silinmesi, Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’ne verilecek bir dilekçe yoluyla olur. Sabıka Kaydını/Adli Sicil Kaydını Sildirme Dilekçe örneğine blog sayfamdan rahatlıkla ulaşabilirsiniz.

AV.ZANA ŞAHİN